Teminat olarak verilen çeklerin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit davasında çekin bir ödeme vasıtası olduğu gözetilerek teminat olarak verildiği iddiasının borçlu tarafından ispat edilmesi gerektiği-
Çekin keşide tarihindeki düzeltme ile ilgili paraf imzalarının keşideci davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı konusunda araştırma ve inceleme ile bu konuda imza incelemesi yaptırılması gerekirken, hazırlık tahkikatı sırasında Cumhuriyet Savcılığınca alınan rapora itibar edilerek eksik inceleme ile karar verilemeyeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “davalı şirket vekili tarafından dava konusu çeklerin ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak alındığının kabulü karşısında, ispat külfetinin davalı şirkette olduğu ve avans olarak alınan çekler karşısında mal teslim olgusunun kanıtlanamaması nedeniyle davacının davalılara borcu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin davalılardan alınarak davacıya teslimine, 3. şahısların talep haklarının ortadan kalkmasına sebebiyet vereceğinden, davacının iptal talebinin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
"Satış bedeli" ile "satış tarihindeki gerçek değer" arasında "pek aşağı bir bedel farkı" bulunmadığından, iptâl nedeni olamayacak satışlar-
Menfi tespit konulu ilamın Kanun'da yer alan istisnai hükümler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesinin olanaklı olmadığı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartının aranması gerekeceği-
Dava 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Dava konusu senedin ihdas hanesi bölümünde ihdas nedeni yazılı değilse talilden söz edilemeyeceğinden, davacının, bononun teminat amacıyla düzenlendiği iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği-
Davacı keşideci tarafından davalı lehtar aleyhine İİK.’ nun 72. maddesine dayanılarak çek nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemiyle açılan davada, çekin takibe konulmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu çek nedeniyle keşideci ve lehtar aleyhine icra takibine girişen yetkili hamil durumundaki dava dışı şirket tarafından tedbire itiraz edilmiştir. Tedbire itiraz eden menfi tespit davasının tarafı değildir. Davanın tarafı olmayan 3. kişileri etkileyecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeden itiraz eden vekilinin itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına neden olacağı-
Aracın davacı adına kayıtlı olduğu, harici satış sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, davacının sözleşmede imzası bulunan eşi ve davalıya aracın satımını gerçekleştirme konusunda bir yetki vermediği, davacının aracın satımı ile ilgili konuşmalara katılmadığı, söz konusu belgelerin davacı yönünden borç doğurucu nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında açılan menfi tespit davasında, davalı tarafa usulüne uygun bir tebligat yapılmadığı öncelikle taraf teşkili sağlanması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.