İİK'nın 72. maddesi gereğince davacıların borçlusu olduğu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada,ölüm tarihi itibariyle murisin terekesi iştirak halinde olup, terekedeki haklar ve borçlar iştirak halindeki mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan, davaya tüm mirasçıların iştirakinin sağlanması ya da muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi ve bu konularda davacıya uygun bir süre verilerek dava şartının gerçekleştirilmesinin sağlanması ve taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekeceği-
İİK'nun 89. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında alacağın varlığı 1. haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi ile belirleneceğinden, somut olayda davacıya 1. ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihinden sonra yapılan ödemelerin kötü ödeme olarak kabul edileceği ve davacının bu miktar ödeme yönünden takip alacaklısına karşı sorumlu olması gerekeceği-
3. HD. 01.10.2018 T. E: 2016/21543, K: 9321-
İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
Menfi tespit davası-
Dava konusu uyuşmazlık, sahte imzayla düzenlendiği iddia edilen banka kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır. Dava kredi kartı hamili tarafından açılmıştır. Bu durumda mahkemece 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası’nın 44/1. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olacağı gözetilerek “görevsizlik kararı” verilmesi gerekeceği-
Ticari satım sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıyla oluşan maddi-manevi zararın tazmini istemine ilişkin davada, karşı davadaki menfi tespit talepleri, tamamen asıl davaya cevap mahiyetinde hususlar olup, asıl davada zaten değerlendirileceğinden ayrı bir dava konusu teşkil etmeyeceği açık olup, davacının menfi tespit taleplerinde hukuki yararı bulunmadığı- Karşı davanın esasında sadece tazminat istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekeceğinden, arabuluculuğun dava şartına tâbi olacağı, öte yandan davacının menfi tespit talepleri de olduğu kabul edilse dahi, bu talepler yönünden davanın tefriki doğru olmayacağından, bu davanın her durumda arabuluculuk dava şartına tâbi olduğunun kabulü gerekeceği-
“İhtiyati tedbir kararının uygulanmayacağına” dair karar veren icra memuru, “infaz memuru” sıfatıyla değil, “icra memuru” sıfatıyla hareket etmiş olduğundan, bu işlemine karşı şikayetin icra mahkemesince çözümleneceği–
Alacaklının kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı ilamsız icra takibinde -05.07.2014 tarihli 900,00TL, 05.08.2014 tarihli 900,00TL ile ekli kira sözleşmesi içeriğine göre bakiye kalan 1.456,00TL- kira alacağının ve borçlunun tahliyesinin talep ettiği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurarak borçlunun 1800 TL ödediğini, bakiye kalan kira alacağının ödemediğini ve borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek kiralanandan tahliyesini talep ettiği uyuşmazlıkta, borçlu kiracının, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediği için, ödeme emri ile istenen kira borcu kesinleştiğinden, İİK. 269/a uyarınca, icra mahkemesince 30 günlük ihtar müddeti içinde takipte kesinleşen kira borcunun ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği- "Borçlu ödeme emrine itiraz etmese bile, icra mahkemesinde ödeme emri tebliğinden önceki ödemeleri ileri sürebileceği, icra mahkemesinin ihtarın haklı olup olmadığını inceleyebileceği, bu nedenle ödeme emri tebliğinden önce kira borcunun ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği" gerekçesiyle direnme kararının ilave gerekçeler ile bozulması gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkemece menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesine karşın alacaklı yanca takipten feragat edildiğinden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, mahkemece, bozma ilamı kapsamında takibin durdurulması ile alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken alacaklının takipten feragat ettiği ve davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.