Hakkında yapılan takibe karşı süresi içinde «imza inkârı»nda bulunmamış veya «borçtan kurtulma davası» açmamış olan borçlunun da daha sonra olumsuz tesbit davası açabileceği–
Davacı her ne kadar şikayete konu takiple ilgili menfi tespit davası açtıklarını ve davalarının kabul edilip borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olduğunu belirterek akıbetinin bekletici mesele yapılması gerektiğini bir istinaf sebebi olarak dile getirmiş ise de, hüküm tarihi itibarıyla söz konusu ilam henüz kesinleşmemekle ve her dava açıldığı tarihteki hukuki şartlara tabi olmakla, mahkemenin şikayetlerle ilgili yargılama yapmasında bir usulsüzlük söz konusu olmadığı, davacının taşkın haciz şikayetinin İİK.'nin 85.maddenin uygulanmasına ilişkin olduğu, İİK.'nin 363/1.maddesi gereğince kesin karar yönelik istinaf talebinin reddi gerektiği, meskeniyet şikayeti ile ilgili istinaf talebine yönelik yapılan incelemede; mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda taşınmazın keşif tarihi itibarıyla değerinin 400.000,00 TL haline münasip değerinin de 190.000,00 TL olabileceğinin belirtildiği, davacı vekilince bu bedellerin somut gerçeklikle uyuşmadığı iddia edilmiş ise de taşınmazın bedelinin ne olabileceği yönünde bir delil ileri sürmediği, mutlaka borçlunun meskeninin bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde haline münasip ev alabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin doğru olmadığı, borçlu yönünden haline münasip ev bedeli tespit edilirken borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip ev alınabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin esas olduğu-
Bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebinin kumar veya bahis olduğunu ispat etmesi gerekeceği; bunun ise, HMK'nın 201. maddesi gereği tanıkla ispat edilemeyeceği; ancak, senet ( kesin delil ) ile ispat edilebileceği-
Keşideci tarafından, lehtar aleyhine açılan «senet iptali ve istirdat davası»na, senedi rehin cirosuyla elinde bulunduran hâmil (banka), davaya müdahale etse dahi, davaya müdahale eden hâmil lehine veya aleyhine -«senedin iptaline» şeklinde- karar verilemeyeceği–
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı delil olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler kanunda belirtilen miktardan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı- HUMK'un 293. maddesinde de öngörülen şahit dinlenebilecek hallerin senet verilen olaylarda uygulanamayacağı- Açığa senet düzenlenmesi mümkün olup bu şekilde düzenlenen senetlerin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, kaldı ki, yapılan ödemelerin de senetlerin tanzim tarihinden önceki tarihli olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğu, kabul biçimi itibariyle de, davacı tarafından harcı tamamlanan toplam dava değeri dikkate alınmadan karar ve ilam harcına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Mahkemece, İİK. mad. 89/3 uyarınca; şikayetçi 3. kişinin sorumlu olduğu temerrüt faizinin, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanmak üzere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirse de, taleple bağlılık ilkesi gereği, şikayetçi vekilinin talebiyle bağlı kalınarak, menfi tespit davasının karar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinin hesaplanması yönünde bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak karar verilmesi gerektiği-
Maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabul edilmesi gerektiği - İstirdat davasında takip dosyasında yapılan ödeme hangi para birimi üzerinden yapılmışsa o para birimi üzerinden hüküm altına alınması gerekeceği - Döviz cinsinden olan takiplerde kötü niyet tazminatına hükmedilirken Merkez Bankasının efektif satış kuru karşılığının rakamsal olarak belirlenmesi suretiyle %40'ı oranında tazminata hükmedilmesi ya da doğrudan %40'ı karşılığının rakamsal değerinin belirtilmesi ve istirdadına karar verilen USD cinsinden dövize Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'un 4/a maddesi uyarınca faize hükmedilmesi gerekeceği -
Taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinde, herhangi bir ayın kira bedeli zamanında ödenmediği takdirde muacceliyet koşuluna yer verileceği düzenlenmiş olup, yeni yasal düzenleme karşısında bu koşulun meskenlerde uygulanma imkanının bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.