Menfi tespit davası-
Aleyhe bozma yasağına aykırı olacak şekilde dava konusu miktarın arttılamayacağı-
Davacı tarafından satın alınan reyon tipi soğutuculardaki ayıpların yasal süresinde, usulüne ve yasaya uygun bir şekilde davalıya ihbar edilmediği bu nedenle davacının yasadan kaynaklanan ayıplı mallarla ilgili haklarını kullanamayacağı, sözleşmenin feshini ve tazminat isteyemeyeceği, aldığı mallar karşılığı davalıya verdiği ve 3. kişilere ödediği çek bedellerini de talep edemeyeceği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı, davacı, icra takip tarihinden önce çektiği 30.3.2006 tarihli ihtarında bakiye borcun en kısa zamanda ödenmesini istemiş ise de, bu ihtar ödeme süresini açık bir şekilde göstermediğinden yasanın aradığı anlamda borçluyu temerrüde düşürecek mahiyette bir ihtar olmadığı, yine taraflar arasında düzenlenen 21.10.2005 tarihli harici satış sözleşmesinde “10.000,00 YTL'nin ödendiği gün bakiye 18.000,00 YTL'nin ödeme tarihinin belirleneceği” düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin kesin vade olarak kabul edilemeyeceği, sonuç itibariyle davacıların icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından davalının icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmasının mümkün olmadığı-
Menfi tespit ve istirdat davasının, menfi tespit davası olarak açılmasına rağmen daha sonra istirdat davasına dönüşebilen dava türü olup, aynı temel ilişkiyi içerdiğinden menfi tespit ve istirdat davası olarak ayrı ayrı görülemeyeceği-
İİK. 89/III uyarınca üçüncü kişinin «icra mahkemesi»nde değil, «genel mahkeme»de olumsuz tesbit davası açabileceği–
Aynı takibe ilişkin olarak alacaklının ikame ettiği itirazın iptali davasında verilen hüküm ile buna dayanak takipte istenilip itirazın iptali davasının müddeabihinin içinde yer alan "işleyecek faiz miktarına" ilişkin menfi tespit istemli  davanın dayanağı olan olay ve olgular aynı olduğundan ve işleyecek faiz oranı, itirazın iptali davasında verilen karar ile kesinleştiğinden, bu miktarın başka bir mahkemede menfi tespit istemiyle yeniden tartışılmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün olmadığı- "Menfi tespit davasının "hukuki yarara" ilişkin dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği ve direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulmasının yerinde olacağı" şeklindeki görüş ile; "Ödeme emrinde açıkça işleyecek faize itiraz edilmemiş olması nedeniyle itirazın iptali davasını gören mahkemece bu hususa girilerek hüküm tesisinin mümkün olmadığı, işleyecek faizin bu yönde ödeme emrine süresinde yapılmış bir itiraz olmadığından takip hukuku anlamında kesinleştiği ancak bu durumun maddi anlamda kesin hüküm kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği, borçlunun takipte kesinleşen faizle ilgili menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
‘İstirdat (geri alma) davası’na dönüşen ‘menfi (olumsuz) tespit davası’ sonucunda verilen ilamın –ve ilamda yer alan eklentilerin, ilam kesinleştikten sonra icraya konulabileceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.