Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığı-
Trafik kazası nedeniyle maluliyet tazminatı istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle cismani zararın tahsili istemi-
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından açılan dava, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda, külli tespit davası niteliğinde olduğundan ve davacı dava açmadan önce davalı işvereni temerrüde düşürmediğinden, kıdem tazminatı dışındaki ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve fazla mesai ücreti alacaklarının arttırılan miktarlarına artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Gerek temyiz ve gerekse karar düzeltme taleplerinde, üst sınırın aylık nafaka miktarıyla belirleneceği–
6644 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile HMK'nın 109/2. maddesi yürürlükten kaldırılmış olup, anılan yasal değişiklikte, yürürlükten kaldırılan maddenin zaman bakımından uygulanması ile ilgili bir düzenleme bulunmadığından, usul kanununda yapılan değişikliğin derhal uygulanması gerekeceği-
Bedensel zararlardan kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süresinin hangi tarihte işlemeye başlayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesine gidilmiş ancak Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 18.12.2023 tarihli ve 343 sayılı kararı ile her somut olayın niteliği ve olaya konu kazaya/zarara ilişkin düzenlenen tıbbi belgelerin özelliklerinin dikkate alınarak zamanaşımı başlangıç süresinin belirlendiği, bu belirlemeler yapılırken de bedensel zararın niteliği, illiyet bağı bulunmak koşuluyla değişim ve gelişim gösterip göstermediği, maluliyetin kesinleşip kesinleşmediği gibi hususların sonuca ulaşmada etkili olduğu, bedensel zararlarda zamanaşımı süresinin başlangıcı noktasında somut olayın niteliği ve zararın özelliğine göre değil de kişinin mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak ve her bir olay için aynı yönde geçerli olacak şekilde soyut ve genel bir kural içeren bir karar alınamayacağı, esasen bu tür uyuşmazlıklarda uyuşmazlığın niteliğine göre zararın baştan belirlenemediği ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde etkin hukuki korunmanın sağlaması amacıyla belirsiz alacak davasına konu edildiği ve bu düzenlemenin doğru, etkin ve yerinde uygulanılması durumunda ayrı bir düzenlemeye de gerek duyulmayacağı- Davacının 12.08.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle maluliyet oranı ilk kez Kurum tarafından 12.06.2011 tarihinde iş göremezlik derecesinin %38,2 olarak tespit edildiği, öte yandan davacı tarafından 14.06.2011 tarihinde iş kazasının ve iş göremezlik geliri bağlanması gerektiğinin tespiti istemiyle açılan davada Mahkemece davalı Kurum yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan, davalı şirket yönünden husumet yokluğundan reddine dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 14.08.2014 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde zararın kapsamı yani zararlandırıcı olayın değil bedensel zararın niteliği ve unsurlarının öğrenildiği tarih dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz etmenin mümkün olmadığı-Zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamında olduğu, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, 29.05.2019 tarihli ve 2017/8 Esas, 2019/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında kısmi davada ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceğinin belirtildiği, bu içtihadı birleştirme kararının gerekçesinin yol gösterici olduğu, bu karara göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğu, bu nedenle zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği, direnme kararının bu farklı değişik gerekçe ile doğru olduğu ileri sürülmüş ise de bu görüşlerin Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Eldeki dava bedele dönüşmekle birlikte dava konusu takip dosyası kesinleşmediğinden, borçlu aleyhine açılan itirazın iptali davası derdest olduğundan ve İİK'nun 281/2 maddesi kapsamında dava şartları yönünden yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmediğinden davalı 3. kişinin malvarlığı üzerine konulması istenen ihtiyati haciz talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
9. HD. 18.06.2018 T. E: 2017/2972, K: 13087-
Davalı iş yerinde çalışması nedeniyle davacı tarafa yapılmış ve itiraza uğramayan ücret ödemelerini gözeterek hesap yaptırmak, kararın davacı tarafça temyiz edilmemiş olması nedeniyle davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek; özellikle bu hesap raporunda belirlenen ücret katsayısını aşmamak ve işlemiş devre sonu olarak esas alınan 31.12.2019 tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini rapora yansıtmadan hesap yapılmasına dikkat etmek, sonuca göre tespit edilecek maddi tazminat alacağını dikkate alarak karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.