Soybağının reddi ve babalık kararı verilmesi istemine ilişkin davanın duruşma açılarak, davalı taraf dinlenerek incelenmesi gerektiği-
Henüz tanıklar dinlenilmeden ve ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinilmeden mahkemece tarafların tanık dinletme hakkının iki ile sınırlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı-
Çocukla davacı anne arasında boşanma kararı ile birlikte kurulan kişisel ilişkinin kesinleşme tarihi ile davacı annenin müşterek çocukla arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için açtığı dava tarihi arasında; talebi haklı kılacak yeni vakıa ve olgular meydana gelmiş olabileceğinden, mahkemece, tarafların gösterdiği deliller de toplanmak suretiyle talebin duruşma yapılarak incelenmesi gerekeceği-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiyenin tebliği işleminde, muhatabın işte olması nedeniyle adreste bulunmadığı tespit edilerek tebliğ evrakı Muhtarlığa teslim edilmiş ise de, bu bilginin kimden alındığının belli olmadığı, tebligatta buna dair bir açıklamanın bulunmadığı, ihbarname kapıya yapıştırıldıktan sonra isim ve imzadan kaçınan komşusuna bilgi verildiği belirtilmekle birlikte bu komşunun kim olduğunun belli olmadığı açıklanan nedenlerle tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde belirtilen usule uygun olmadığı-
Her ne kadar davacı üçüncü kişi defterlerinde borçlu şirketin İspanya’dan ithal ettiği, gümrük belgeleri ile sabit olan menkulleri dava dışı şirkete sattığı tespit edilmiş ise de, aynı zamanda dosya kapsamındaki belgelerden davacı şirketin de davalı borçlu şirketten doğrudan mal alımı yaptığının da anlaşıldığı, dava dışı şirket., davacı şirket ve davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin tespit edilebilmesi ve tarafların iddiaları hakkında somut ve açık değerlendirme yapılabilmesi için tarafların tüm delilleri toplanarak davalı borçlunun defterleri de incelenmesi gerekirken sadece üçüncü kişi defterleri üzerinde yapılan inceleme ile hüküm kurulmasının yeterli olmadığı-
Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği- İptal davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesinde açılacağı; öncelikle ve ivedilikle görüleceği- Hakem kararının iptali davalarında iptal sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığından, kararın esası yönünden hukuka uygun ve yerinde olup olmadığının incelenmesinin mümkün olmadığı- Hakem Heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının, hakemlerin hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların Hakem Heyeti kararının iptali davalarında inceleme konusu yapılamayacağı-
Sözleşmenin taraflarca "araç kiralama sözleşmesi" başlığı altında düzenlenmesi sözleşmenin niteliği açısından bağlayıcı olmadığı- Sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi için öncelikle davacıya ait kullanımı özel teknik bilgi ve belge gerektiren iş makinesinin kiraya veren tarafından istihdam edilen operatör tahsis edilerek davalıya teslim edilip edilmediğinin taraflardan sorularak saptanması, İnsan unsurunun kira sözleşmesinin konusu olamayacağının gözetilmesi, sonrasında ise sözleşme hükümleri değerlendirilerek sahada kullanılan iş makinesinin davalının kullanımına terk edilip edilmediğinin buna göre sözleşmenin kira sözleşmesi veya hizmet sözleşmesi olup olmadığının yorumlanması gerektiği- Uygulamada “sürücülü kiralama” diye ifade edilen ilişkilerde örneğin “vinç hizmeti, kepçe hizmeti, taşıma hizmeti” verildiğinin kabul edildiği; bu nedenle mahkemece, değinilen yönler araştırılıp değerlendirilmeden uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiyenin tebliği işleminde, muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmişse de ismini vermekten kaçınan ve hangi dairede oturduğu belirtilmeyen, "komşusuna" beyanı esas alınarak mahalle muhtarlığına yapılan tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan verilen hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.03.2000-31.12.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemi ilişkin eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği ve ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.