Tasfiyeye konu taşınmazın boşanma davası tarihinden kısa bir süre önce üçüncü kişiye satıldığı, daha sonra tekrar satışa konu edildiği kısa süreli satışlarla taşınmazın el değiştirdiği anlaşıldığından, hayatın olağan akışına göre bu işlemlerin, TMK. mad. 229/2 uyarınca, “eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devir” olarak kabul edilmesi gerektiği-
Dosyada aldırılan bilirkişi raporu HMK.nun 275. maddesine aykırı olduğu gibi gerekçesi gösterilmeden bu rapora itibar edilmemesinin de HMK 266. maddesi hükmü karşısında çelişki oluşturduğu, bu durumda mahkemece konusunda uzman 3 kişiden bilirkişi heyeti oluşturularak dosyanın heyete tevdi ile davalının sözleşmeyi feshetmesinden sonra ceza faturaları kesmesinin hukuki olup olmadığı, fesihten önce kesilen faturaların içerik itibariyle oluşa uygun bulunup bulunmadığı, hususları değerlendirilerek ve prim alacakları hususunda ihtilaf bulunmadığı da göz önünde bulundurularak rapor tanzim ettirilip sonucuna sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, davacı alacaklıdan mal kaçırma amacıyla, davacı ve davalıyı tanıyan (önceden her ikisinin işlerini de yürütmüş olan) muhasebeciye yapmış olduğu taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun iptali gerektiği-
Takibe konu olan faturada döviz kuru açıkça belirtilmiş olup, geç ödeme halinde davacının kur farkını isteyebileceği-
22. HD. 05.02.2019 T. E: 2017/20984, K: 2290-
Borçlu tarafından, davalı üçüncü kişiye üzerindeki ipotekle birlikte devredilmiş olan taşınmazın, onbeş gün sonra ve üzerindeki ipotekle birlikte ancak değerinin çok üzerinde devredilmiş olmasının, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, iptali gerekeceği–
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından mı yoksa davacı işçi tarafından mı haklı nedenle feshedildiği, buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı-
Davalıya ait mağazada alışveriş için bulunan davacının avize baktığı sırasında çantasını yanındaki alışveriş arabasına bıraktığı ve çantanın bulunduğu yerden çalındığı, güvenlik zaafiyeti bulunduğu, davacının da çantasını kontrolsüz bir şekilde alışveriş arabası içerisine bıraktığı dolayısı ile çantanın çalınması nedeni ile oluşan zararda tarafların müterafik kusurlarının bulunduğu-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, anılan hükmün icra takibine etkisi olmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
Mahkemece, davacının kendine ait aracının bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak, taşıma konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla, davalı kooperatifin kayıtları üzerinde inceleme yapılıp, kooperatif hattında çalışan bir ortağın ortalama kazancının belirlenmesi, belirlenen miktardan masrafların ve amortisman giderlerinin düşülmesi, davacının çalışmadığını iddia ettiği süre içinde başka bir işte çalışarak elde etmesi muhtemel gelirlerin gözetilmesi yoluyla yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda, gelirin somut verilerle belirlenememesi halinde Borçlar Kanunun 42. vd. ( TBK 50 vd. ) maddelerinden yararlanılarak davacının gerçek zararının belirlenmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.