Borçlu ile üçüncü kişi tasarrufun iptali davasında mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- Yargılama sırasında davalı borçlunun çalıştığı iş yerinden ayrıldığı ve iptali istenen maaş haczinin bir hükmünün kalmadığı dolayısıyla davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı- Mahkemece davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumları ve tasarrufun iptali şartlarının bulunup bulunmadığı belirlenerek, sonucuna göre vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hüküm kurulması gerektiği-
Katılım bedelinin kişisel mallardan sağlandığının açıkça ispatlanamaması halinde, bedel karşılığı oynanan şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin "kişisel mal" değil; "edinilmiş mal" grubuna dahil olduğunun kabulü gerekeceği-
Davaya konu iş makinesinin mülkiyeti 10.12.2014 tarihinde yapılan Noter Satış Sözleşmesi ile davacı üçüncü kişiye geçmiş olup, Ticaret ve Sanayi Odasına da üçüncü kişi adına tescili yapılmış, dava konusu haczin ise, 20.1.2015 tarihinde gerçekleştirildiği, buna göre, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Mülkiyet hakkının tescille doğabilmesi için, bu tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanması gerektiği -
Davaya konu satışın, alacaklı bankaca hesabın katından önceki aya rastlaması durumunda, borçluların mevcutlarını azaltmaya yönelik tasarrufta bulunduklarını kabul etmeleri gerekeceğinden, alıcı davalı şirket ortaklarının, borçlularla olan yakınlıkları dolayısıyla bu durumu bildiklerinin varsayılması gerekeceği-
Davanın, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu- Sorunun, menfi tespit davası sırasında verilecek tedbir kararının HMK 209'a göre mi, yoksa İİK'nun 72/3 maddesine göre mi verileceği noktasında toplandığı- Menfi tespit davalarının İcra İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiş olduğu ve İİK'deki bu düzenleme daha özel nitelikler barındırdığından verilecek tedbir kararının İİK'nun 72.maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece bu yönde değerlendirme de yapılmış olup, yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddinin gerektiği-
Yargılama sırasında dinlenen tanıklar beyanları ile davalının ifadesi arasında çelişki bulunduğundan, mahkemece öncelikle davalı borçlu ve 3.kişinin ne iş yaptıklarının saptanması, şirketlerinin bulunması halinde bu şirketlere ait ticari defterlerin getirtilerek davalılar arasında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının bilirkişi vasıtasıyla incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre davalı 3.kişnin davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
İstihkak davasında davacının sosyo-ekonomik durumunun ve gelir-kazanç sahibi olup olmadığının araştırılması, eğer gelir ve kazanç sahibi ise hacizli tv. yönünden, borcun doğumundan önceki tarihi içeren faturanın gerçekliği ve hacizli mala uygunluğu araştırılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı tarafından, davacının ayrılması üzerine düzenlenen veda yemeğinde davacıya ait olduğu iddia edilen CD görüntüleri ibraz edilmiş olup; söz konusu kayıtlarda bulunan konuşma içeriklerinden davacının iş sözleşmesini kendi işinde çalışmak üzere sona erdirdiği anlaşıldığı, öncelikle CD içeriğinin çözümünün yapılması, davacı asilin içerik hakkında söyleyecekleri de sorularak tüm savunmalar bir bütün halinde yeniden değerlendirilmesi ve davacının işten ayrılma şekline ilişkin iradesi şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği- Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceğinden, mahkemenin taleple bağlılık kuralına aykırı olarak, davacının son üç yıl 11.00-22.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmesine rağmen; hükme esas bilirkişi raporuna davacının tüm çalışma dönemi boyunca haftanın altı günü 09.00-22.00 saatleri arasında çalıştığının kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağının hesaplandığı- Davacının davayı somutlaştırma yükü, hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca yalnızca 20 gün yıllık izin kullandığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, dosyada yer alan davacının imzasını içerir ancak tarih kısmı boş bırakılmış 2008, 2009 ve 2010 yılına ilişkin izin belgeleri de davacı asile sorularak davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Eser sözleşmesi- Yüklenici alacağının ve irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin tahsili ile birleşen davada ise davacı idarenin müspet ve menfi zararlarının tahsili istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.