İpotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi sonucunda ihale bedelinden dahili davalıya herhangi bir bedelin kalmadığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince dahili davalı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacının davayı açmakta haklı olduğu dikkate alınarak, taşınmazın devri işleminde tarafların yerleşim yeri adreslerine göre komşu olmaları, devir işleminin davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinden kısa bir süre sonra yapılmış olması, taşınmazın ipotekli haliyle temlik alınması, dahili davalının da ticaretle uğraşması gibi nedenler değerlendirildiğinde dahili davalının iyiniyetli kabul edilemeyeceği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumluluğuna gidilmesi gerektiği-
11. HD. 08.02.2023 T. E: 2021/4856, K: 692
Artık değere katılma alacağı isteği-
Vekil ile sözleşme yapan kişi iyiniyetli ise, yani vekilin görevini kötüye kullandığını bilmiyorsa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı, ancak üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya vekilin görevini kötüye kullandığını biliyorsa, vekil edenin vekilin yaptığı sözleşmeyle bağlı sayılmamasına dürüstlük kuralının doğal sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği–
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu-
Müdahalenin meni, tescil ve tapu iptali gibi taşınmazın aynını ilgilendiren davalarda, taşınmazın değerinin esas alınacağı, harç kaybının da böylece önlenmiş olacağı-
Hüküm altına alınan miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğunun düşünülmemesinin hatalı olduğu-
Şekli haciz tutanağında borçlunun haczi kabil malının bulunamadığına ilişkin tespitin, asıl borçluya yönelik tüm yasal yolların tüketildiği anlamına gelmeyeceği-
İİK. 277 vd. göre «tasarrufun iptâli davası» açılabilmesi için, davacının davalıdaki alacağından dolayı yaptığı icra takibinin kesinleşmiş olması ve bu takip(ler) sonucu alacaklının «aciz belgesi»ne dayanması gerekirse de, davacı-alacaklı tarafından açılmış veya açılacak alacak (tazminat) davasını sonuçsuz (karşılıksız) bırakmak amacı ile kötü niyetli borçlu davalı ile diğer davalı üçüncü kişi arasında yapılmış olan danışıklı (muvazaalı) mal kaçılmaya yönelik hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptâli için de -BK. 18’e (şimdi; TBK. mad. 19) dayalı olarak- iptâl davası açılabileceği, bu davanın dinlenebilmesi için, davacı-alacaklının ayrıca «aciz belgesi» ibraz etmesine gerek bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.