İstinaf Dairesince; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 337. maddesinin 2. fıkrasında ifade edilen yasal prosedür uygulanarak,adli yardım talebinin reddi kararının adli yardım talep eden tarafa tebliğ edilmesi, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye itirazda bulunulursa dosyanın incelenmek üzere numara olarak kendisini izleyen daireye gönderilmesi, adli yardım talebinin reddi kararına karşı süresinde itiraz edilmez ise istinaf harcının yatırılması için istinaf talebinde bulunan tarafa muhtıra çıkartılması gerekirken bu hususlar göz önüne alınmadan adli yardım talebinin reddi kararının şikayetçi borçluya tebliğinden itibaren yasal itiraz süresi beklenmeden aynı kararda istinaf isteminin süre yönünden reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Dosya kapsamından, davacının adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı davacının itirazda bulunduğu anlaşılmakla; HMK 337. maddesi gereğince itirazın kararı veren mahkemece değil, numara olarak kendisini izleyen mahkemece inceleneceği ve karara bağlanacağı hüküm altına alınmış olmakla; öncelikle bu hususta bir karar alınarak daha sonra sonuca gidilmesi gerekeceği-
2. HD. 07.06.2018 T. E: 2016/20034, K: 7499-
Vasiyetnamenin iptali, olmadığı halde tenkis istenen davada tarafların dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olduğu, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar etmiş olacağı-
Adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabileceği ve duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebileceği- 2828 sayılı Kanuna göre alınmış olan korunma kararının kaldırılmasına ilişkin davada görevli mahkeme- Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan çocuğa, çocuk ergin değilse yasal temsilcisine (veli veya vasisine) yöneltilmesi gerektiği-
Taraflar arasında gerçekleşen olayların yıkıcı etkisi gözönüne alındığında, evliliğin devamında taraflar ve ortak çocuk yönünden bir yararın kalmadığı, davalının boşanmaya karşı çıkması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup davada Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. maddesi koşullarının gerçekleştiği-
Karar, henüz boşanma yönünden kesinleşmeden davacı vefat ettiğinden evlilik birliğinin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusuz kaldığı-
Saklı pay sahibi mirasçıların, temliki mirasbırakanın sağlığında öğrenmiş olsalar da, tenkis davası açma süresinin ölüm/ölümü öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı-
HMK. m. 326/2'de yer alan "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." hükmünün; kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarının kısmen kabulüne karar verildiği hâllerde, kural uyarınca davacının yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının, taşınmazın gerçek karşılığını elde edememesine yol açabileceği gerekçesiyle anayasaya aykırı olmasından dolayı iptal edildiği-
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişinin teminat göstermeden, Türkiye’de bir Türk vatandaşı hakkında takip yapabileceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.