Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olması gerekeceği-
Davalı yanca açılan davanın zaman aşımına uğradığı iddia edilmiş ise de, davaya konu kredinin 31/01/2013 ve 12/02/2014 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin tahsiline ilişkin olduğu, kredinin ödenmemesi üzerine hesabın 26/03/2014 tarihinde kat edildiği, 2014 yılı içerisinde alacağın tahsiline yönelik olarak takip yapıldığı, takip sonucu ipotekli taşınmazların alacağa mahsuben 02/07/2015 tarihinde satışının gerçekleştirildiği, rehin açığı belgesi alındığı, eldeki davanın ise 12/09/2017 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davalı yanın iddia ettiği 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı-
Borçlunun hakkında yapılan takipte pasif takip ehliyeti bulunmadığı yönündeki başvurusu şikayet niteliğinde olup, genel haciz yoluyla takipte borçlunun, icra dairesinde borca itiraz etmiş olmasının, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, takip ehliyeti yokluğu nedeniyle takibin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği, yani, borçlunun özetlenen talepte bulunmasında hukuki yararının olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen kefaletin şekil şartlarına ilişkin hususun açılacak olan itirazın iptali davasında değerlendirileceği- Mahkemece, takibe dayanak borca esas kredi sözleşmesinin niteliği incelenerek, tüketici kredisi olup olmadığı tespit edildikten sonra, şayet tüketici kredisi olması halinde, TBK'nun 585. maddesinde ön görülen koşulların bulunup bulunmadığı re’sen değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davaya konu kredi kartının kefili konumunda olduğu, sözleşmenin incelenmesinden davacının sözleşmede sorumlu olacağı azami miktarın belirtilmemiş olduğunun anlaşıldığı, 818 sayılı B.K.'nın 484 ( 6098 sayılı T.B.K.'nın 583-1. md.) uyarınca kefalet limitinin belirtilmemesi sebebiyle kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirir ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı kanununun geçici 2. maddesi yollanmasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 5236 sayılı kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Takip konusu kira borcunun, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal 30 günlük süre içinde ödenmiş olması halinde temerrüt olgusunun gerçekleşmeyeceği ve borçlu-kiracı hakkında açılan tahliye istemli davanın reddedileceği-
Kefilin ipotek vermesi ve ipoteğin de kefaletin teminatı olarak düzenlenmesi durumunda kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
«Kefaletin hukuken geçersizliği» konusunda açılan davanın sonucunun, icra mahkemesinde görülen sıra cetveline yönelik şikayette «bekletici mesele» yapılması gerekeceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.