Genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın İİK'nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemi-
Üçüncü kişilerin, icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğacağı-
Dava dışı asıl borçluya kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı kefilin yapmış olduğu ödeme dışında tekrar kredi kullandırıldığının ispatlanamaması ve dava dışı kefilin yapmış olduğu ödeme ile davalı kefillerin de sorumluluklarının sona ermesi ve davalıların imzalarının bulunmadığı sözleşmelerden sorumluluklarının olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davalılardan biri tarafından verilen temyiz dilekçesinin ekindeki 21.11.2011 tarihli protokolle borcun yapılandırıldığının ve ödendiğinin iddia edildiği, davacı tarafın da temyiz dilekçesinde doğruladığı ve borcu sona erdiren nitelikteki söz konusu protokol değerlendirildikten sonra bir karar vermek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
İtirazın iptali davası-
Davacı yanca davaya konu takip dışında ayrıca hem ............... İcra Müdürlüğünün ............. E. sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip, ............... İcra Müdürlüğünün .................. E. sayılı dosyasında ise ticari işletme kapsamında taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla iki ayrı takip daha yapıldığı, davalı asıl borçlu lehine verilen ipotek ve taşınır rehin bedelinin dosya kapsamına göre davacı yanın alacağından fazla olduğundan 2004 sayılı Kanun'un 45 inci maddesi gereğince alacak rehinle ipotek teminat altına alındığından davalı asıl borçlu şirket yönünden açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, öte yandan davacı yanca, akdi faizin %36, temerrüt faizinin ise %72 olduğu iddia edilmiş ise de, davacı yanca genel kredi sözleşmesi kapsamında taraflarca kararlaştırılan akdi faizin %36 olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi belgenin dosyaya kazandırılmadığı, ilk derece mahkemesince hem Merkez Bankasına yazılan yazıya göre temerrüt tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinin tarafı olan bankanın fiilen uyguladığı akdi faiz oranının %24 olduğu, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizinin de uygulanan akdi faizin %100'ünün eklenmesi sonucu %48 olacağından bankacı bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ek raporda da bu oranlar üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle davacı yanın takip tarihi itibariyle alacağının tespit edildiği ve davalılardan ............. Gıda ...Şirketi yönünden de .............. tarihli kefaletname dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapıldığından davacı yanın bu kısma yönelik istinafının da yerinde olmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz istemine ilişkin davada, Davalı savunmasında, "bedeli paylaşıma konu taşınmazın sit alanı dışına çıkarıldığından bahisle borçlu adına tescilinin gündeme geldiğini, tescile ilişkin bu işlemlerin icra müdürlüğü tarafından verilen yetkiyle kendilerince takip edilerek tamamlandığını, taşınmazın bu şekilde borçlu adına tescil edildiğini, öte yandan Borçlunun mirasbırakanından intikal eden mirası alacaklılarının aleyhine olacak şekilde reddettiğini, kendileri tarafından mirasın reddinin iptali davası açıldığını" ileri sürmesi ve bu hususların dosya kapsamındaki belgelerle ispatlanmış olması ayrıca davalı borçlu tarafından davacı aleyhine ikame edilmiş kambiyo senetlerine karşı şikayet davası ile ihalenin feshi davaları bulunduğunun da sabit olması karşısında davalı alacağının muvazaalı olduğundan bahsetmek mümkün görünmediği-
Tasdik edilen konkordato projesinde davacı şirketin ve gerçek kişi şirket ortaklarının proje kapsamında yapacakları ödemelerin tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 18 ay ödemesiz dönem sonrasında başladığı, davacıların konkordato tedbirlerinden yararlandıkları tarihler de nazara alındığında ödemelerin başlaması için bu denli uzun bir sürenin beklenmesinin alacaklılar ile borçlu arasındaki menfaat dengesini borçlu lehine bozar mahiyette olduğu- Gerçek kişi ortaklar yönünden ayrı bir proje sunmayan, somut verilere dayanmayan, ödeme süresinin uzunluğu nedeniyle alacaklıların aleyhine olacak şekilde menfaat dengesini bozan konkordato projesinin tüm davacılar yönünden reddine karar verilmesinin gerektiği-
İİK.’nun 4. maddesi gereğince takip hangi icra dairesinde başlamış ise, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesince çözümleneceği; bu hususun kamu düzenine ilişkin “kesin yetki” niteliğinde olduğu ve icra mahkemesince “doğrudan doğruya” gözetileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.