Davacı yanca icra takibine konu edilen 3.957,15 TL tutarındaki masraflarla ilgili olarak bilirkişi ek raporunda hesaplama yapılarak görüş bildirildiği ve mahkemece bu ek raporun hükme esas alındığı belirtildiği halde bu masraflarla ilgili talep yönünden bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
"İİK'nın 265. maddesi uyarınca; tarafların bu uyuşmazlıkta ancak mahkemenin yetkisine, teminata veya ihtiyati haciz kararının dayandığı delillere itiraz edebileceklerini, borçlunun ise borcun tamamına itiraz ettiğini, taleplerinin ileride açılacak eda veya menfi tespit davasının konusu olabileceği" gerekçesiyle verilen "itirazın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Muteriz borçlunun, senette düzenleyenin imzasının bulunmadığını ileri sürdüğü, düzenleyenin imzasının bulunmaması halinde, düzenleyen için aval vermiş olan şikayetçinin, senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, bunun tek istisnasının, kambiyo senedi düzenlenmesi için vekaletname verilmesi olduğu, ancak dosyada, düzenleyen tarafından, avaliste verilen ve kambiyo senedi düzenleme yetkisini de içeren bir vekaletname bulunmadığından, senette düzenleyen imzasının bulunmadığı çekişmesiz olup, senet üzerinde atılı olan her iki imza da aval verene ait olduğundan, düzenleyen için aval vermiş olan şikayetçi borçlunun, bono bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, o halde mahkemece şikayetçi borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacıdan, kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan 500.000,00 TL ve 5.000.000,00 TL bedelli iki bono iki ayrı icra takibine konu edilmiş olup, davacı-borçlunun bu takiplerde şahsi malvarlığı (tüm malvarlığı) ile sorumlu olduğu- Sevhen senet miktarı üzerinden icra takibi açan davalı bankanın, aynı alacak için alacak miktarını aşar şekilde her iki bonoya dayalı takip başlatmasında hukuki yararı olmadığından, davacının davasının kabulü ile davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti yönünde kurulan hüküm isabetli olduğu- Hangi takip dosyasından ne miktarda borçlu olunmadığı açıklanmadığından hükmün ne şekilde infaz edileceğinin belli olmadığı- Mahkemece infazda tereddüt ve çelişki oluşmaması için esası daha yüksek olan icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Tazminat-
Mahkemece, muteriz borçlunun takip konusu bononun düzenlenme tarihi itibariyle şirketi temsile yetkili olup olmadığının ticaret sicilinden sorularak, borçlunun şirket yetkilisi olmaması halinde, senetteki imzaların adı geçen borçluya ait olup olmadığının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun borcu için taşınmazını ipotek eden ve borcunu vâde-sinde borçlu tarafından ödenmesi ile başlayan icra takibi sırasında, bu borcu masraf ve faizleri ile ödeyerek taşınmazını ipotekten kurtaran taşınmaz malikinin, borçlunun taahhüdü ve haksız fiil hükümleri çerçe-vesinde, asıl borçluya rücu edebileceği-
Tüzel kişiliği bulunmayan Okul Aile Birliğinin dava açma hakkı bulunmadığından, açılan davanın M. E. B. adına açıldığının kabulü gerekeceği ve M. E. B.'e davanın yöneltilerek dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği-
Noterliği’n vekaletnamesinde, D.. İnşaat Turizm … Ltd. Şti. adına şirket müdürü ... tarafından, borçlunun şirketle ilgili bir takım işlerde vekil tayin edildiği görüldüğü- Çeki imzalayan borçlunun şirket ortaklar kurulu kararı ile ticari mümessil ya da ticari vekil olarak atanmadığı anlaşıldığından şirketi borçlandırma yetkisi olmadığı- TTK.nun mad. 818 ve 678 gereğince, borçlu tarafından imzalanan çek nedeniyle D.. İnşaat Turizm … Ltd. Şti. sorumlu tutulamayacağı- Çekin, banka kredisi ile ilgili olmak üzere düzenlendiği iddia ve ispat olunamadığı- Mahkeme takibe konu çekten borçlunun şahsen sorumlu olması nedeniyle alacaklının isteminin kabulü ile itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra emrinin tebliği üzerine İİK'nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, TBK'nun 581. ve devamı maddeleri kapsamında icra kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde, kefaletin geçersizliğine değil, bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve varsa icra kefili sıfatı ile yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.