Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen ve inşaat bilirkişi raporları ile keşif mahallinde dinlenen tanık beyanlarından dava konusu taşınmazda 3 bağımsız bölümlü bina bulunduğunun, davacı ve davalının binada ayrı ayrı kullandıkları bağımsız bölümler olduğunun anlaşıldığı, bu durumda önceki malik zamanında bu kullanım şekline itiraz etmeyen davacının önalım hakkını kullanmak istemesinin TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğu, hal böyle iken; mahkemece, dava konusu taşınmazda fiili taksimin varlığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesinin, dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebeplerinin tadadi olarak değil tahdidi olarak sayıldığı ve bunlar arasında "Delillerin eksik toplanması"nın bulunmadığı-
Markaya tecavüzün önlenmesi ve maddi tazminatın davalıdan tahsili istemi-
Davanın, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalının alacaklının kendisine borçlu olduğu yönündeki takibe itirazlarına ve davacının karşı iddialarına göre uyuşmazlığın yargılamayı gerektireceği-
Davacı Toki ile davalı arasında imzalanan ve davalının gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine davacının sözleşmenin feshi istemi yönelik olup, Uyuşmazlığın niteliği itibariyle davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, aynı yasanın 73.maddesi gözetilerek davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine-
Tahliyeye ilişkin merci kararından sonra mecurun üçüncü bir kişiye satılmış olması halinde, bu kişinin taşınmazı kendisine satan kişinin halefi olarak, mecuru tahliye hakkını kullanmadan mecuru bir başka kişiye satması halinde, taşınmazı satın alan yeni malikin ilk malikin aldığı tahliye kararının infazını isteyemeyeceği–
Kiralananı satın alan davacı, TBK. mad. 310 uyarınca önceki malik kiralayanın haklarına halef olmuş ise de, bunun için öncelikle kiralananı satın aldığı ve kira paralarının bundan sonra kendisine ödenmesine yönelik ihtar göndermesi gerektiğinden ve davacı tarafından davalıya iktisaptan sonra kira bedellerinin kendisine ödenmesi hususunda usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtar gönderilmediğinden (tebligat, muhatabına tebliğ edilemeden iade edildiğinden),  davalı tarafından önceki malike yapılan ödemelerin geçerli olduğu- Borçlu kiracı takibe dayanak yapılan kira sözleşmesine itiraz etmekle birlikte, imzasını açıkça inkar etmediğinden, İİK. mad. 269/2 gereğince, kira ilişkisi ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerektiği- Takibe dayanak kira sözleşmesinde kira bedeli aylık belirlenip, "kira bedeline ÜFE ve TÜFE ortalaması oranında artış yapılacağı" kararlaştırıldığına göre, davalı borçlunun, kira sözleşmesine göre kiranın ödendiğini veya  istenemeyeceğini İİK. mad. 269/c'de belirtilen belgelerle kanıtlaması gerektiği- Ödeme dekontlarına göre takibe konu aylar kira bedelinin eski maliklere 10.000,00 TL olarak ödendiği anlaşıldığından, davalı kiracı tarafından eski maliklere yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri bankadan istenerek ve önceki maliklere davaya konu kira alacakları bakımından yapılan tüm ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK. 54 uyarınca, temsilcisi bulunmayan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, temsilci tayini vesayet makamına ait olmadıkça, icra müdürünün temsilci tayin etmesi için borçluya süre tanıyacağı (İİK. 54’de öngörülen işlem yapılmadan, takip borçlusuna ödeme emri gönderilemeyeceği)–
İstinaf başvurusu üzerine "85 s. K. hakkında 32 s. Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2018-32/51 s. Tebliğ hükümleri uyarınca, kira bedeli TL cinsinden belirlenmediğinden, takip dayanağı kira sözleşmesi ve 01.01.2014 tarihli 'kabul-beyan ve taahhütnamedir' başlıklı belgenin icra takibine esas alınamayacağından, itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davanın reddine" karar verilmişse de, alacaklı tarafından 01.01.2017 ve 01.01.2018 faiz başlangıç tarihli yıllık peşin ödenmesi gereken kira bedellerinin talep edildiği, davalı tarafından takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzaya ayrıca ve açıkça itiraz edilmediği için taraflar arasındaki dayanak kira sözleşmesinin söz konusu takip bakımından kesinleştiği ve bu sözleşmeye göre "kira bedelinin her yıl 1 Ocak günü ve peşin olarak ödeneceğine" dair düzenlenme dikkate alındığında, takip konusu 01/01/2017 ve 01/01/2018 tarihli döneme ait kira bedellerinin "gecikmiş alacak" niteliğinde olduğu- Takip talebinde talep edilen ödenmeyen kira alacaklarının "gecikmiş alacak" olarak kabulü ile döviz cinsinden tahsili talep edilebileceğinden, itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve davalının dava konusu taşınmazdan tahliyesine karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.