Milli Eğitim Bakanlığı adına İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce dava açılması temsilcide hata olarak düşünülse bile dava hazine vekili tarafından takip edilmekle anılan bu eksiklik tamamlanmış olduğundan, davacının "aktif husumet ehliyeti" bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının, davacı ... Gazetesinde gazeteci olarak çalışmakta iken iş akdinin feshedildiği, işten çıkarılmasının akabinde 08.01.2014 tarihinde "..." isimli adresten şirket çalışanlarına ve diğer medya organlarında çalışan birtakım gazeteci, yazar ve akademisyenlere göndermiş olduğu "...Bu kez üzüntüm Türk Medyası ve ... Gazetesi için. Ne yazık ki ..., son dönemde gazetecilik anlayışıyla birlikte saygınlığını ve etkisini kaybetti. Özellikle son bir yılda propaganda aracına dönüşüp çıkmaz sokağa girdi. Farklı görüşlerin sesi kesildikçe de marka değeri yok oldu. Artık ... Gazetesinin uluslararası saygınlığı ve etkisi de kalmadı. ...'a veda ederken "Yazık oldu Türk basınına. Yazık oldu ...'a diyorum." Medya dünyamızın üstüne öyle karabutlar çöktü ki saygın gazetecilik bayrağını ayakta tutmaya çalışan bir çok gazeteci adeta kurşuna dizildi. Ben de Türkiye' nin sürüklendiği karanlık yoldan mutlaka çıkacağına ve Türk medyası için de güneşin doğacağına yürekten inanıyorum." şeklindeki mail ve aynı içerikli facebook paylaşımının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği iddiası ile eldeki dava açılmış ise de söz konusu yazıda kullanılan söz ve ifadeler ile davalının, eleştiri hakkını kullandığı, Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında da benimsendiği gibi, demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi, bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğü, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olup, yine pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul ettiği, davalı tarafından sarf edilen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Otogaz bayilik lisansına ilişkin davalı şirketin kullanımı ruhsata dayalı yasal bir kullanımı olduğu ve bu kullanım nedeniyle zararı olduğunun iddia eden davacı petrol ofisi akaryakıt istasyonu ve Aygaz LPG istasyonu işleten kişinin zararının iptal konusu işlemleri yapan idarelerin sorumluluğu ile ilgili olduğu-
22. HD. 10.10.2018 T. E: 2017/15213, K: 21676-
6183 sayılı yasanın 26. maddesinde tasarrufun vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra tasarrufun iptali davası açılamayacağının hükme bağlandığı, bu sürenin hak düşürücü süre olup hakim tarafından re'sen gözetilmesinin gerektiğinden, tasarruftan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.01.2020 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşıldığından, mahkemece; dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya usulüne uygun tebliği yapılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra, işin esası ile ilgili inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, davalıya savunma hakkı ve duruşmalara katılma imkanı tanınmadan, 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesine aykırı olarak, hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan istihkak iddiasına ilişkin davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerekeceği bu sebepler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse tahkikat aşamasına geçilmesi gerekeceği-
Davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin dava ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin dava dosyasının tarafları aynı olmadığı gibi, dava konusu ve sebeplerinin de aynı olmadığından, derdestlik koşullarının da oluşmamış olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.