Sanığın yetkilisi olduğu borçlu şirket hakkında icra takibi başlatılması üzerine, bu takibe itiraz edildiği, şikayetçinin itirazın iptalini talep ederek dava açtığı, anılan davanın kesinleşmesine rağmen, şikayetçi vekilinin bu dava kesinleşmeden önce sanığın İİK’nın 337/a maddesine aykırılık suçundan cezalandırılmasını talep ederek şikayette bulunduğu ve buna göre kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında açılan davanın "düşmesine" karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece verilen hükümde, davalı şirketin asıl alacak ve işlemiş faiz alacağından poliçe limiti uyarınca sorumlu olacağı belirtilmiş olmasına rağmen, poliçe limitinin ne miktarda olduğunun belirtilmemesi, davalının sorumlu olduğu miktarın tespiti açısından sorun oluşturacağı gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulduğu, mahkemece sorumluluk miktarının açık ve anlaşılır biçimde tespit edilmesi için yapılması gerekenin, davalı şirketin komşu sorumluluk poliçe limiti belirtilerek sorumlu tutulması olduğu-
Davaya konu 29.06.1996 günü imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın dayanağını oluşturan teminat mektupları süresiz olup, davacı banka hesabı 15.05.2013 tarihli ihtarname ile kat ettiğinden zamanaşımı süresinin kat tarihinden itibaren başlayacağı, sözleşme tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İpotekli takiplerde alacaklının «vâde tarihi»nden veya «takip tarihi»nden itibaren faiz isteyebileceği—
İİK'nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü sürenin itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlaması gerekeceği-
11. HD. 11.10.2016 T. E: 10964, K: 7992-
Alacağı için «asıl borçlu»dan «teminat ipoteği» almış olan bankanın, «ipotek limiti miktarı kadar» borçlu hakkında «ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla», «ipotek limitini aşan miktar için» de, hem borçlu ve -«tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla»- kefiller hakkında «genel haciz yolu ile» takip yapabileceği–
Ticari satıştan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, davacı takip ve dava konusu yaptığı fatura içeriği malları davalı şirkete teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlü olup teslime konu sevk irsaliyelerinden bir bölümünde teslim alan imzası bulunan kişilerin dava dışı N. Yapı İnş.Ltd.Şti ‘nin çalışanları olduğu anlaşıldığından bu irsaliyeler yönünden teslim kanıtlanamamış olup bir kısım sevk irsaliyelerinde imzaları bulunan N.P., M. Y., E. U.'un davalı çalışanı olup olmadığının araştırılıp karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara tazminatın rücuan tahsili istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi-
Bir kanun hükmü farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin değilse, bir başka deyişle 'hâkim görüşünü hukuki dayanaklara ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise' artık burada hâkimin sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığı- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü olmadığı, madde metni düzenlemesi dikkate alındığında farklı anlamların çıkarılabileceği belirtilerek farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü bulunmadığı, bu nedenle de sorumluluk şartlarının oluşmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.