"Kesin yetki kuralı"nın söz konusu olmadığı hallerde mahkemelerin "yetki"sine yönelik itirazlar, "ilk itiraz"lardan olup (HMK. mad. 116/1-a) bu hususun, mahkemece öncelikle ve esasa girilmeden "ön sorun"lar gibi inceleneceği ve karara bağlanacağı (HMK. mad. 117/3), hakimin, ön sorun hakkındaki kararını taraflara tefhim veya tebliğ edeceği, (HMK. mad. 164/3), yetki itirazı hakkında verilen ara kararının ilgilisine tebliğinde yasal zorunluluk bulunduğundan, davalının yokluğunda hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kesin yetki kuralı söz konusu olmayan davalarda, mahkemenin yetki itirazı bulunmayan davalılar hakkında re'sen yetkisizlik kararı vermesinin mümkün olmadığı-
Kooperatif ile üyesi arasındaki davaların kooperatif merkezinin bulunduğu yerde görüleceği ve bu yetkinin kesin yetki olduğu, üyeliğin tartışmalı olduğu hallerde de bu yetki kuralının geçerli olduğu, bu hususun mahkemece göz ardı edilerek genel hükümlerle yetki belirlenmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlık; vesayet konusunda karar vermenin Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Alman mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmadığı, 1905 tarihli 'Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi'nin 3. Ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer ( Almanya ) makamları da, ilgilinin milli hukukuna ( Türk Hukukuna ) veya bulunma yeri hukukuna ( Alman Hukukuna ) göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğü, açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.