Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılacağı- Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenip, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise onun esas alınacağı-
Zilyetliğin niteliği ve ekonomik amaca uygun olup olmadığı, taşınmazın tamamı mı yoksa bir kısmı üzerinde mi zilyet olunduğu konularında taşınmazda keşif yapılması ve taşınmazın hava fotoğraflarının çekilmesi ve bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaza yapılan tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, imar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiklerinin söylenemeyeceği, o halde, taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, taşınmazın tamamından değil el atılan yerin değerinden ibaret olacağı-
Davalı kurum tarafından yapılan okul inşaatı sırasında istinat duvarının gerektiği gibi yapılmaması, meydana gelen toprak kayması ve çökmesi sebebiyle inşaata komşu davacının fındık bahçesinin zarar gördüğü, TMK 738. uyarınca malikin kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınması gerekeceği-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi alacaklısına şahsi hak sağlayıp, mülkiyet hakkını devir eden bir sözleşme olmadığından, alacaklının yeni malik sıfatıyla, kira sözleşmesindeki kiralayana halef olamayacağı ve bu kira sözleşmesine dayanarak davalı-kirac
Dava konusu taşınmazların mutasarrıflarına vakıf malının kuru mülkiyetinin geçip geçmediği, buradan varılacak sonuca göre mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölmesi durumunda taşınmazın mülkiyetinin Hazine adına tescil edilip edilemeyeceği- Özel Dairenin ikinci bozma kararı önceki bozma kararını ortadan kaldıracak nitelikte olduğundan mahkemece verilen son kararın temyiz inceleme görevinin Özel Daireye değil, Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu- 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 429 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hükmün usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmesi nedeniyle davalı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan söz edilemeyeceği- Dava konusu taşınmazların mutasarrıfları adına tescil edildikleri ve mutasarrıfların bila varis olarak ölü veya meçhul olduğunun tespit edildiği tarih itibariyle bu kişilerce taviz bedelinin ödenerek taşınmazların maliki olduğu hususu dosya kapsamı ile sabit olmadığından, dava konusu taşınmazların 2762 sayılı Kanun’un tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiği ve mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığının söylenemeyeceği- 2762 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden mirasçı bırakmaksızın ölen mutasarrıflar, malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiğinin de ileri sürülemeyeceği-
Tapu Sicil memurlarının sicilin hatalı tutulmasından sorumlu bulunacakları ilkesi yanında, sicilde yapılması gereken işlemi yapmamaları suretiyle ortaya çıkan olumsuz eylemlerin de aynı kapsamda düşünülmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.