Davacı tarafça imzalanmış olan makbuzların neye dayanarak ve hangi gerekçe ile verildiği hususunun denetlenebilmesi için bu makbuzların verildiği tarihleri de kapsayan ticari defterlerin tümünün getirtilerek Ticaret Kanunu uyarınca açılış ve kapanış tasdikleri de incelenip bu tarihler arası şirketin aktif-pasifleri üzerinde durularak, bir şirketin ihtiyacının karşılanmasını gerektirebilecek durumun olup olmadığı hususları da irdelenmek suretiyle davacının gerçek bir alacağın olup olmadığı saptanması gerektiği-
Pay sahiplerinin şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyeceği; tasfiye paylarına ilişkin haklarının saklı olduğu, dolayısıyla, kooperatifin iflasına karar verilmesi halinde, kooperatifin iflas masasına kaydedilmesini isteyemeyecekleri, zira üyelerin kooperatif sermayesi mahiyetinde ödedikleri meblağların öncelikle ''kooperatif borçlarının'' ödenmesi için kullanılacağı, şayet iflas tasfiyesi sonucunda artan meblağ kalırsa, kalan bu meblağ üzerinde kooperatif üyelerinin payları oranında hak sahibi olacakları, bu nedenlerle iflas sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında üyelik aidatı olarak kooperatife konulan sermayenin masaya kayıt-kabulünün mümkün olmadığı, davacının kooperatif üyesi olduğu ve ödediği bedelin sermaye payı olduğu, bu nedenle davacının sermaye payını iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyeceği dikkate alınarak davanın tazminat yönünden de reddi gerekirken bedelin iflas masasına kaydının doğru olmadığı-
İflas tasfiyesi sırasında doğan alacaklar olan masa alacaklarının (İİK.m.248) masaya kaydı istenemeyeceği, bu alacakların iflas idaresince tam olarak ödenmesi gerektiği ve bunlara ilişkin ihtilafların ait olduğu hukuki ilişki çerçevesinde giderileceği, davacı vakıf 506 s. K.’nun geçici 20. maddesi uyarınca bir sosyal güvenlik kuruluşu olup, tasfiyenin devamı sırasında oluşacak alacaklarının 5510 s. K.’nun 88. maddesi uyarınca iş mahkemesinde dava edilebileceği, sırf tarafların aynı olmasından yola çıkılarak farklı hukuki ilişkilere ve farklı mahkemelerin görevine giren davaların birleştirilmesinin isabetsiz olduğu-
İflas kararının, karardan haberdar olunma tarihinden itibaren bir ay içinde -hak sahipleri tarafından- yargılamanın iadesi yoluyla iptalinin istenebileceği—
İhalenin feshini talep eden şikayetçilere, iflas masası tarafından alacaklarının tamamının, şikayet tarihinden önce ve sonra ödemiş olması halinde, ihalenin feshine -«zarar unsuru» ortadan kalktığı için- karar verilemeyeceği– İflâsta "pazarlıkla satış", "taksitle satış" mümkün müdür?
"İstihkak davası"nın, şikayet olarak nitelendirilip, evrak üzerinde inceleme yaplarak sonuçlandırılamayacağı–
Müflisin, İİK'nun 191. maddesi gereğince, iflas masasına giren mallar hakkında tasarruf hakkını kaybedeceği, bu mallar için tasarruf yetkisi iflas masasına geçer ise de, Dairemiz içtihatlarında da benimsendiği üzere, hukuki yararının bulunması nedeniyle müflisin, ihalenin feshi davası açabileceği, ancak, mahcuzun, iflas masasına dahil olan mallardan bulunması nedeniyle iflas idaresi yanında ayrıca müflise de satış ilanı tebliğinin zorunlu olmadığı-
Taraflar arasındaki kayıt kabul davası-
Tasarrufun iptali davası açıldıktan sonra davalı borçlu şirketin iflas ettiği anlaşıldığından öncelikle mahkemece iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, kesinleşmiş ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından 10 gün sonrasına kadar iptal davasının durdurulmasına karar verilmesi ve davacı alacaklıya davayı takip konusunda aldığı belge varsa sunması için süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın iflas idaresine ihbarı ile taraf teşkilinin sağlanması ve iflas idaresinin huzuru ile davaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve hükmün iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerekeceği-
Daha önce HUMK'nın 187/4. maddesinde bir ilk itiraz olarak nitelenen "derdestlik" hususun HMK. mad. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirildiği- Davanın tarafları, konusu, dava sebebi aynı değilse derdestliğin söz konusu olmadığı- Bunun yanında, anılan dosyada davacı olan tüketicinin davalılar müflis şirket ve diğer ortağı yönünden davayı takipsiz bırakması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı yönünden ise davanın kabulüne dair karar verildiği anlaşılmakla, derdestlik söz konusu olmadığından, mahkemece davanın esasına girilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.