Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
D.çesinde "sair yasal delil" diyerek yemin deliline dayanmış olan tarafa, yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmadan hüküm kurulamayacağı-
Mahkemece, imza incelemesine esas olmak üzere gerekli araştırma yapılmış ise de senet aslının resmi dairelerden temininin mümkün olmadığı, davacı vekiline senet aslının sunulması için iki haftalık kesin süre verilerek sunulmadığı takdirde mevcut durum dahilinde karar verileceğinin ihtar edildiği, senet aslının verilen kesin süre geçtikten sonra sunularak mahkeme kasasına alındığı, verilen kesin süre içinde evrakın sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Tapuda “bağış” şeklinde gösterilen işlemin gerçekte “satış” oldu-ğunu iddia eden davacının bu iddiasını -tanık dahil- başka delillerle ispat edememesi halinde, davalıya yemin teklif ederek ispat etmek isteyebileceği -
Davacının yevmiye defterinin ve davalının envanter defterinin kapanış tasdikinin bulunmaması, ayrıca taraf defterlerindeki kayıtların da birbiriyle çelişkili olması halinde TTK.'nun 82 vd. (yeni TTK.'nun 222.) maddeleri uyarınca taraf defterlerinin "delil" niteliğini taşımayacağı-
Ziynet eşyalarının, kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağı, bu eşyaların, iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, kocanın bu eşyaları iadeden kurtulacağı- Davalı kocanın; "altınların 30 gramının tarafların iradeleri ile ve ortak kredi borçlarının ödenmesi için bozdurulduğunu, geri kalan 270 gramın ise davacı tarafından götürüldüğünü" ifade etmiş olduğundan bu beyanının kendisini bağlayacağı-
TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmedikleri takdirde TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Dava dilekçesinde "her türlü yasal kanıt" demekle aynı zamanda yemin deliline de dayandığının kabulü gerektiği- Edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken banka kredisi kullanılmak suretiyle satın alınan ve bu kredi için yapılan ödemelere ilişkin davacının katılma alacağı bulunduğunun kabulü gerektiği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; bonoda ihdas nedeni bölümünde “nakden” kaydı bulunmasına rağmen senedin “verilen hizmet karşılığı” düzenlendiğini savunarak ispat külfetini yüklenen davalının savunmasını kanıtlayamadığı gözetilerek, “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesine-
Maddi yanılgıya dayalı olarak yapılan bozmaya uyulmuş olmasının, taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı- Davanın açıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesi ile, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202. maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu- Davacı, "taşınmazın temlikinin inançlı işleme dayalı olduğunu, taşınmazın devrinden sonra alınan banka kredisini ödediğini" iddia ederek dosyaya bir takım banka dekont ve muhasebe fişleri ibraz etmiş, esasen evrak arasına alınan banka kayıtlarından da gerçekten de davalı tarafından alınan kredinin bir kısım taksitlerinin davacı tarafından ödendiği görülmekle, öncelikle birleşen davada, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edildiği halde, dava açılırken yalnızca talep edilen ecrimisil miktarı üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından yargılama aşamasında harç ikmali yapılmadığı gözetilerek birleşen dava davacısına elatma bakımından harcı tamamlanması için imkan tanınması, ondan sonra; davacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtların yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması, öte yandan davacının yalan yere yemin ettiği iddiası ile ilgili, davacı tarafın Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin evrakın da getirtilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, yemin delilinin en son başvurulması gereken delil niteliğinde olduğu da gözetilerek, çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, çekişmeye konu kredi borcunun tamamının davacı tarafından ödenip ödenmediği hususları üzerinde durularak, bu aşamada TBK.'nun 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinden asıl dava ile birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında keşfen belirlenen taşınmazın değeri üzerinden sadece asıl dava bakımından harç ikmali yapıldığı, birleşen dava bakımından harç ikmali yapılmadığı halde, yanılgılı değerlendirme ile asıl davada harç ikmali yapılmamış, birleşen davada harç ikmali yapılmış gibi değerlendirilerek hatalı vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.