3. HD. 28.03.2016 T. E: 2015/7978, K: 4653-
Davacıya konuttan ayrılırken ziynetlerini yanında götürüp götürmediği konusunda yemin teklif etmiş; davacı bu teklifi kabul ederek yeminli beyanda bulunmuş ve davalının kendisine şiddet uygulaması sonucu konuttan ayrılmak durumunda kaldığını ve ziynetlerini yanında götürmediğini, daha sonra da davalı ve ailesinin konutu boşaltmış olduklarını bildirmiş olup, kendisine ispat yükü düşmeyen davalı bu şekilde karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat yükünü üzerine almış ve diğer delillerine dayanmaktan vazgeçmiş durumuna düştüğü ve yemin davacı tarafından eda edilmekle de, uyuşmazlık konusu vakıanın (davacının konuttan ayrılırken ziynetlerini yanında götürmediği vakıası) var olduğu kesin delille ispatlanmış olduğundan, davacının ziynet eşyası alacağına ilişkin davasını kanıtlamış olduğu-
İtirazın iptali davalarında borçlu, icra takibinde yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olmayıp yeni itiraz sebepleri de ileri sürebilir. Kira ödemelerine ilişkin olarak banka dekontlarındaki ödeme miktarları ile ait olduğu belirtilen ayların kira miktarları arasında tam bir uyum bulunmadığından bu konuda taraflar isticvap edilerek açıklayıcı bilgi alınmalı; yapılan fazla ödeme varsa dava konusu aylara mahsup edilmelidir. Davalının süresinde olmayan ve takas def’ini içeren cevap dilekçesine karşı davacı, savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu öne sürmediğine; davalı icra takibine itirazında da depozitonun takas edildiğini açıkça bildirdiğine göre, bu savunmanın üzerinde durulması gerekeceği-
Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiğinden bu kuralın aksini iddia eden tarafın iddiasını yazılı delille ispat etmek zorunda olduğu-
Menfi tespit davasında savunmanın davacı tarafça kabul edilmediğine bu durumda ispat yükünün değişmeyerek yine davalı tarafta kalacağı-
Davacı kadının, kendisine ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından zorla elinden alındığı iddiasına karşı davalı kocanın ise, ziynet eşyalarını davacıdan zorla alıp bozdurmadığını, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu savunduğu, mahkemece davacı vekiline müvekkili ile görüşüp davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin beyanda bulunması için 10 günlük süre verildiği, sonraki oturumlarda davacı vekili davalıya yemin teklifinde bulunmayacaklarını, yemin teklif etme hakkını kullanmayacaklarını ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesini beyan etmiş olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği; hal böyle olunca; yerel mahkemenin davacı tarafın yemin delilinden vazgeçmiş olduğu, artık davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle Özel Daire bozmasına karşı direnmesinin yerinde olduğu-
Mahkemece öncelikle davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul tutanakları, hazirun cetvelleri, gerekirse banka kayıtları üzerinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde üyelik devrinden sözedilmediği hususu üzerinde de durulup, daire satış vaadinin üyelik devri niteliğinde olup olmadığı, bu tarihten sonra aynı üyelikle ilgili genel kurullara kimin katıldığı, üyelik yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, davacının açıkça ya da zımmen kooperatif üyesi olarak kabul edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı gerekçeli rapor alınıp, öncelikle davacının üyeliğin devrine ilişkin kararın iptali ve ortaklığın tespiti talepleri ile ilgili karar verilmesi gerektiği-
Akdi ilişkinin teminatı olarak verilen teminat mektupları, teminat altına aldıkları alacağın varlığının saptanması ve talep edilmesine rağmen ödenmemesi halinde kendisine müracaat edilecek unsurlar olup; davalının nakde tahvil ettiği teminat mektubu bedeli kadar davacıdan alacaklı olduğu, bir başka deyişle mal teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Her ne kadar bono üzerindeki damga pulunun eski olduğundan bahisle bononun kambiyo niteliğinin bulunmadığını ileri sürülmüş ise de damga pulunun bononun yasal unsurları arasında yer almadığı, bu yöndeki iddiaya hukuki sonuç bağlanamayacağı, usul hukukunda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesinin kabul edildiği, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla değil ancak senet (kesin delil) ile ispatlanabileceği, bononun nakden kaydını içerdiği, bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükünün davacı borçluda olduğu, davalının senedi talil etmediği, ispat yükünün yer değiştirmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Kural olarak hasılat kirasında sözleşmeyle kararlaştırılan rödevans bedelinin ödendiğini ispat yükünün rödevanscıya düşeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.