Hazine adına kayıtlı olup 40 yılı aşkın bir süreden beri murislerinin kullanımında olan davacılara kaldığını ve davacıların zilyetliğinde olduğu söylenen taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen naylon seraların, mahkemece emsal olarak kabul edilen ve hükme dayanak yapılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8-518 Esas 2009/573 Karar sayılı ilamında kişisel hakka konu olduğu belirtilen ''sabit ve hafif nitelikte olmayan yapı'' olarak kabulü mümkün olmadığından davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nun 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği, zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görevin; sulh hukuk mahkemesine ait olduğu-
Görevsizlik kararının onanmasına ilişkin ilam davacıya 02.11.2011 çarşamba günü tebliğ edildiği halde, 17.11.2011 perşembe günü verilen dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi isteğinde bulunulduğundan, onama ilamının tebliğ edildiği gün ile başvurma günü arasında iki haftadan fazla bir süre geçtiğinden, görevli mahkemede görülen davanın görevsiz mahkemede açılan davanın devamı sayılamayacağı, hal böyle olunca, HMK’nın 20. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esasının hükme bağlanmasının isabetsiz olduğu-
Kadastro tespitine itiraza-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, lojman tahsisi şeklindeki kira ilişkisinden kaynaklanan yan giderin tahsili talebine ilişkin olup görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Orman niteliğindeki yerin kişilerce iktisabı mümkün olmadığından bir hakkın varlığından da söz edilemeyeceği, hal böyle olunca davacının ( miras yoluyla intikal eden ) zilyetliğinin dahi herhangi bir hakka dayandığının kabul edilemeyeceği, bu sebeple yerel mahkemenin davayı MK.nun 897. maddesine uygun zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirmesinin yerinde olacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, bonodan kaynaklanan dava, bono TTK'da düzenlendiğinden bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi gereği (mülga 6762 sy. K.nun 4. Md.) tahdidi olarak sayılan ticari davalardan olduğundan, mahkemece bu durum gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
HGK. 12.04.2023 T. E: 4-116, K: 326
Çekişmeli yargıda duruşma ve taraf teşkili yapılmadan karar verilmemesi yönündeki genel kuralın istisnasının HUMK. m.7’de açıklandığı, burada mahkemenin önüne gelen davada açıkca kendisinin görevli olmadığı anlaşılıyorsa, duruşma yapılmadan görevsizlik kararı verebileceği, somut olayda; böyle bir durum da söz konusu olmadığından, mahkemenin davalı idareye yasaca tanınan 30 günlük cevap süresini beklemesi gerekeceği, eğer tayin edilen duruşma gününden önceki bir tarihte duruşma yapılabilmesi için her iki tarafın birlikte başvurup bir tarih belirlemesi ve hakimin de bunu uygun görmesi gerekeceği, bu koşul oluşmadan yanlardan birinin başvurusu ile diğer yanın Anayasal savunma hakkını kullanmasına imkan vermeden yargılama yapılmasının usule ve yasaya aykırı olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.