Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca "aile konutunun malik olmayan eşin muvafakati olmadan kiraya verilmiş olması nedeniyle kira sözleşmesinin iptali ve tahliye" istemine ilişkin olup, davaya aile mahkemesince bakılacağı-
HMK. mad. 382. maddenin 2-ç/1 uyarınca, "Taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılması"nın çekişmesiz yargı işi olarak sayıldığı- Niteliği itibariyle tapu kayıt maliki ile davacıların murisinin aynı kişi olduğunun tespiti işlerinin de bu tanıma uyduğu; dava dışı kişilerin asli müdahil sıfatıyla davaya katılmaları ve kayıt malikinin kendi murisleri olduğunu ileri sürmelerinin de davayı çekişmesiz yargı kapsamından çıkarmayacağı; mülkiyet nakline sebebiyet vermemek açısından ancak davanın ret sebebini oluşturabileceği-
Alacağın, davalı kamu kurumu görevlilerinin kendisine tevdii edilen görevi, kusurlu ve görev gereklerine aykırı olarak yerine getirmesi, davalı kurumun da gerekli tedbirleri almayarak bu duruma engel olmamasından kaynaklandığı savunulduğuna göre; istemin idare hukuku kuralları çerçevesinde ve idari yargı yerinde değerlendirilmesi gerektiği ve itirazın iptali davası sırasında, icra takibinin temelini oluşturan ve aslı da idari eylem olan alacağın varlığının ve kapsamının hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesinin kabul edilemeyeceği- İdari yargı yerinde "itirazın iptali" biçiminde bir dava yolu düzenlenmediğinden, adli yargı yerinde yargı yolu bakımından görevsizlik kararı da verilemeyeceği-
İflas tasfiyesi sırasında doğan alacaklar olan masa alacaklarının (İİK.m.248) masaya kaydı istenemeyeceği, bu alacakların iflas idaresince tam olarak ödenmesi gerektiği ve bunlara ilişkin ihtilafların ait olduğu hukuki ilişki çerçevesinde giderileceği, davacı vakıf 506 s. K.’nun geçici 20. maddesi uyarınca bir sosyal güvenlik kuruluşu olup, tasfiyenin devamı sırasında oluşacak alacaklarının 5510 s. K.’nun 88. maddesi uyarınca iş mahkemesinde dava edilebileceği, sırf tarafların aynı olmasından yola çıkılarak farklı hukuki ilişkilere ve farklı mahkemelerin görevine giren davaların birleştirilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesine başvurularak bir alacaklının sırasına ve bununla birlikte başka bir alacaklının da alacağının esasına itirazda bulunulmuşsa, bu alacaklının alacağının esasına yönelik itiraz mahkemede çözümleneceğinden bu bölümle ilgili olarak icra mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği—
Genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davada, 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 9. maddesinde yer alan ''Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir.'' hükmü gereğince, 14.12.2011 dava tarihi itibariyle ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
22.03.1944 tarihli 37 E.- 9 K. sayılı YİBK'da da belirtildiği üzere taraflar arasında görülen dava, sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi değerlendirilerek görevli mahkemenin belirlenmesi gerekeceği-Davacı sigorta şirketi halefiyet hakkına dayalı olarak bu davayı açtığına göre, halefi olduğu sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin mahiyetine bakılarak görevli mahkemenin tespit edileceği- Davacının sigortalısı ile davalı arasında TTK'da düzenlenen taşıma ilişkisi mevcut olduğu,diğer davalının ise taşıyanın sigortacısı olması sebebiyle dava edildiği nazara alındığında, dava, TTK'nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğini taşıdığından, TTK'nın 5. maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görev alanında olduğu- 
Kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkin davada; dava dilekçesinden ve beyanlardan, davalı şirketin öncelikle kira ilişkisi kurmak üzere madeni hangara koyduğu, kira ilişkisi kurulmadan madenden haberdar olan savcılığın soruşturma başlattığı, soruşturma kapsamında madenin yediemin sıfatıyla davacı kurum çalışanına teslim edildiği ve uyuşmazlık sürecinde bu nedenle madenin davacıya ait hangarda kaldığı anlaşılmakta olup; bu durumda taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından; uyuşmazlık döneminden önceki tahsilatların "kira bedeli" kaydı ile tahsil edilmiş olması taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmayacağından; taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığından bahisle, uyuşmazlığın dava dilekçesinde açıklanan dava sebebi ve talep sonucuna göre incelenip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu, Ticaret Kanununda düzenlenmiş kambiyo senedi olan bono nedeniyle "borçlu olmadığının tespiti davası" olduğundan, TTK 5/1-3 maddesi gereği, davaya bakmakla görevlinin ticaret mahkemeleri olması gerekeceği-
İtirazın iptali davası-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.