22. HD. 22.10.2018 T. E: 2017/16026, K: 22800-
Emekli sandığı kanununa tabi olarak memuriyette geçen sürenin, istifa nedeniyle ayrılma durumunda kıdeme katılıp katılmayacağı konusunda; 1475 sayılı Kanunun 1927 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinin 4 ve 5. fıkralarının, 2320 ve 2457 sayılı Yasalarla değiştirilmiş olması karşısında yürürlükten kaldırılmış kanuna ilişkin olarak içtihadın birleştirilmesi için özel bir neden kalmadığını, ayrıca uygulamanın yeterince açıklık ve kararlılık kazanmadığını, bu durum karşısında içtihadın birleştirilmesine gerek olmadığı-
, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile Toplu İş Sözleşmesi farkı, boşta geçen süre ücreti alacaklarının ödetilmesi davası-
Kuruma borçlanma için başvurulması ve Kurumun başvuruyu cevapsız bırakarak işlem yapmaması hâlinde makul süre içinde dava açılması gerekmekte olup bildirdiği adrese çıkarılan borç tahakkuk cetvelinin yer aldığı tebligatın adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği ancak davacının Kuruma yaptığı başvurunun akibetini araştırmadığı ayrıca davayı da başvuru tarihinden itibaren 3 aylık bekleme süresini takiben 3 aylık makul süre içerisinde açması gerekirken Kurum yazısının tebligat eksikliği nedeniyle iade edilmesinden çok sonra 17.02.2020 tarihinde Kuruma başvurduğu dikkate alındığında borçlanmanın dava tarihi itibariyle kabul edilmesi gerektiği- "Tebligat çıkarılan adresin davacının adres kayıt sisteminde kayıtlı olmadığı, borçlanma başvuru dilekçesinde bildirilen yurt dışı adresine tebligatın çıkarılması gerektiği, borç tahakkuk cetveli davacıya tebliğ edilemediğinden üç aylık ödeme süresinin başlamadığı, makul süre yorumu ile sonuca gidilmesinin Anayasal hak olan sosyal güvenlik hakkının kaybına yol açacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Özelleştirme kapsamına alınan işyerlerinin tamamen veya kısmen satışı, kiralanması, işletme hakkının devri durumlarında işyerinin devri söz konusudur ve devrin hukuki sonuçları ortaya çıkar; işyerinin özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi, faaliyetlerinin tamamen veya kısmen durdurulması nedenleriyle ise sözleşmelerin ancak bildirimli fesih yoluyla sona erdirilebileceği-
9. HD. 20.06.2018 T. E: 2017/8320, K: 13408-
Davacı işçinin, bütün çalışmaları yurt dışında geçtiğinden iş ilişkisinde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmayan çalışma dönemleri yönünden Türk Hukukunun (4857 s. İş Kanununun) uygulanması, tarafların hukuk seçimi yaptıkları yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca, davacının 15.11.2011-28.08.2013 tarihleri arasında Umman'da geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Umman Hukukunun ve 26.11.2013-20.10.2015 tarihleri arasında Irak'ta geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Irak Hukukunun uygulanması gerektiği, Türk Hukuku uygulanmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığı ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de, söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığından ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı-"Hukuk seçiminin iş sözleşmelerinin özel niteliği gereği zayıf taraf olan işçiyi korumak amacıyla ancak işçi lehine olmak kaydıyla sınırlı olarak tanındığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde seçilen hukuka ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olup matbu hazırlandığı, sözleşme hazırlanırken sözleşmenin yapılması sırasında karşı taraf olan işçiye uyuşmazlığa seçilen hukukun uygulanacağı hakkında açıkça bilgi verilmediği, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlanmadığı ve işçinin bu koşulları açıkça kabul ettiğinin belirtilmediği, bu nedenle taraflar için bağlayıcılığı olmayacağı, TBK 21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- "Yerleşmiş içtihattan dönülmesi, ancak içtihatların birleştirilmesi yoluyla mümkün olduğundan HGKnun öncelikle içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurması gerektiği, bu aşamada esastan inceleme yapılmasının mümkün olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalıya ait işyerinde çalışan davacı işçinin mutad işyeri, işini fiilen yaptığı Suudi Arabistan ve Dubai olduğundan, davacının imzaladığı yurt dışı iş sözleşmeleri uyarınca ilgili dönemde iş sözleşmesi ile seçilen hukukun uygulanması gerektiği- Taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, MÖHUK 27/1 kapsamında davacının Suudi Arabistan’da yaptığı çalışmalar yönünden ilgili dönemde Suudi Arabistan hukukunun; Dubai'de yaptığı çalışmalar yönünden ise Dubai hukukunun uygulanması gerektiği-
Tespiti istenen çalışma süresinden sonra davacının aynı işyerinde hizmetini sürdürmüş olmasının veya hak düşürücü süre içinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasını sürdürmesinin yasadaki hak düşürücü sürenin işlemesini engellemeyeceği-
Uyuşmazlık;1. Davacının talebinin fiili hizmet süresi zammının tamamının sigortalılık süresinden ve yaş haddinden geri çekilmesine yönelik; Kurumun kabulünün ise 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresi belirlenirken fiili hizmet süresi zammının 23.05.2002 tarihinden önceki fiili hizmet süresine göre hak kazanılan kısmının eklenmesi gerektiği yönünde olduğu eldeki davada; davacının 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında hak kazanmış olduğu fiili hizmet süresi zammının sigortalılık başlangıç tarihinden geri çekilmesinin mümkün olup olmadığı;2. 18.05.2018 tarihli tahsis talebinin 4 yıl 3 ay 15 günlük fiili hizmet süresi zammının yaş haddinden indirilmek suretiyle değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.