Dava dışı işverene bağlı olarak yerine getirdiği faaliyetin “el halıcılığı dokuma işi” olduğunun anlaşılması karşısında uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3/II-(D) bendine göre el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların hakkında iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanacağından malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları kollarına tabi olamayacakları ve bu hükmün sonucu el halıcılığı dokuma işinde çalışmaya başlanılan tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı-
Davacının dava dilekçesinde murisinin hizmet döküm cetvelinde yer alan ve Kurumca kabul edilmeyen dava dışı, A.S. adına bildirim yapılan toplam 360 gün kadar hizmet süresinin de davacının murisine ait olduğunun iddia edilmesi karşısında, ölüm aylığı tahsis şartlarının incelenmesinden evvel, aynı sicil numarasında görülen hizmetlerin kime ait olduğu hususunda iddia edilen uyuşmazlık çözüme kavuşturulması ve sonucuna göre tahsis şartları varlığının irdelenmesi gerektiği- Davacıya murisi eşinin aidiyet istemi bakımından adı geçen dava dışı şahıs ile davalı Kuruma husumet yöneltilmesi için süre verilerek dava açılması sağlanmalı bu davada da açılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılması suretiyle davacı murisinin hizmetleri ve gün sayısı kesin bir şekilde ortaya konulduktan sonra, hakkında 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak sigortalılık süresi ve gün sayısının belirlenmesi ve sonucuna göre 900 veya 1800 gününün varlığı araştırılmak suretiyle ölüm aylığı tahsis şartlarının irdelenmesi gerektiği- 
Hizmet tespit davasının sonucunun, iş bu tazminat alacak davasında hüküm altına alınacak hakları, hesabın unsurları olan hizmet süresi ve ücret nedeni ile doğrudan etkileyeceğinden bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Sadece borçlanma tarihinde Türk Vatandaşı olma yeterli olmayıp borçlanılmak istenilen sürenin geçtiği dönemde de Türk Vatandaşı olması gerekli olduğundan talep konusu hizmetin geçtiği dönemde Türk Vatandaşı olmayan davacının 3201 Sayılı Yasa'dan yararlanmasının mümkün olmayacağı-
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi uyarınca temyiz süresi karar yüze karşı verilmişse nihai kararın taraflara tefhimi tarihinden itibaren 8 gün olup, somut uyuşmazlıkta nihai kararın davacı vekiline tefhim edildiği 18.11.2009 tarihi ile 04.12.2009 tarihli temyiz talebi arasında yasada öngörülen sekiz günlük temyiz süresinin fazlasıyla geçtiği-
Davacının davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmaları kapsamında itibari hizmet süresinin tespiti istemi-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 199 uncu maddesi ile belge kavramı içerisine elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının da alındığı, mahkemece hizmet süresi yönünden davacının üstelik davalıya ait network ağından mail kullanmasına rağmen bu elektronik nitelikteki belgeye itibar edilmemesinin hatalı olduğu-
İşyerinin devri ile birlikte istihdam, organik bağ, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları birbirinden tamamen farklı kavramlar olduğu, işyeri devrinde devredenin devralanla müteselsilen sorumluluğu belirli bir süre ve belirli alacaklar ile sınırlı iken, birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin işçiye karşı ayrı ayrı müteselsilen sorumlu olduğu- Davalıların ortaklarının aynı olması veya adreslerinin aynı olması gibi unsurların işyeri devrinin kabulü için gerekli unsurlar olmadığı- Davalı Anonim Şirketi vekili "davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalıdan demirbaş ve hastane adı alımına yönelik sözleşme yapıldığını ve işyeri devri bulunmadığını" savunmuş ve mahkemece hastane ruhsatının devredildiği gerekçesiyle davalıların birlikte sorumluluğuna dair hüküm kurulmuşsa da, işyeri devrinin temel ölçütünün ekonomik birliğin kimliğinin korunması olduğu- Ekonomik birliğin, salt bir faaliyet olmayıp, birliğin kimliğinin, personeli, yönetim kadrosu, iş organizasyonu, üretim yöntemleri ve gerektiğinde kullanılan işyeri araçlarından oluşacağı- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulması ve buna göre talep edilen alacaklardan sorumlu olabilecekleri miktarların belirlenmesi gerektiği- İşyeri devrinin varlığı hâlinde devreden işverenin feshe bağlı alacaklar nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı, ayrıca diğer alacaklar yönünden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu ve bu sürenin resen dikkate alınması gerektiği-
Dava, davalı işveren nezdinde "gemi adamı" olarak geçen çalışmaların 506 sayılı Yasanın Ek 5 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
21.11.1973-1978 tarihleri arasında hesap memuru olarak geçen sürelerin tespiti istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.