Mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne prosedüre uygun şekilde başvurulması, eğer bu talep istenen sonucu doğurmazsa daha sonra mahkemeye başvurulması gerektiği-
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişinin, salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı-
Davacının, vergide kayıtlı bulunduğu dönemde, sürenin 1479 s. Kanun kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin dava-
Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel ücreti alacaklarına yönelik talepler bakımından, alacak iddiasının tanık anlatımlarına dayanması sebebiyle, kabul ihtimalinde hesaba esas alınan süre ve alacağın miktarı nazara alınarak takdir edilecek uygun oranda indirim yapılması gerekliliği söz konusu olduğundan ve hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak indirim oranı baştan belirli olmadığından, söz konusu alacakların  belirsiz olduğu - Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları bakımından ise, davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğundan, dava konusu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan anılan alacaklara yönelik taleplerin usulden reddine karar verilmesi gerektiği - davacının ayın iki haftasında fazla çalışma yapmadığı, geri kalan iki haftasında ise haftalık oniki saat fazla çalışma yaptığı esas alınarak hesaplama yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen, hesaplama tablosunda, söz konusu açıklamayla çelişkili olacak şekilde ayın tüm haftaları bakımından fazla çalışma ücretinin hesaplanmış olmasının bozmayı gerektirdiği -
Henüz tanıklar dinlenilmeden ve ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinilmeden mahkemece tarafların tanık dinletme hakkının iki ile sınırlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı-
Davalı sigorta şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanan davacının uğradığı sürekli iş göremezlik tazminatı talebi-
Somut bir takım emareler bulunduğuna göre şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı sonucuna varılmasının gerekeceği-
Duruşma tutanaklarının aksi ancak aynı kuvvette başka bir belge ile ispat edilebileceği-Mahkemece duruşmaya katılan tarafların yokluğunda resen tutulan 11.03.2009 tarihli tutanağın ise bu niteliğe haiz bir belge olmadığından duruşmanın 09.03.2009 tarihinde yapıldığının kabulü gerekeceği- Bu suretle 01.04.2009 tarihli tutanağa istinaden verilen işlemden kaldırma kararının da usulüne uygun olmayıp yok hükmünde olduğu- Mevcut bu durumda; 02.12.2008 ve 06.10.2009 tarihli duruşmalarda verilen dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin kararlar doğru ve HUMK'nın 409/1. maddesine uygun ise de; davanın üç kez takipsiz bırakıldığının kabulünün mümkün olmadığı- Davacı tarafından dosya 02.12.2008 tarihli ilk yenilemeden sonra bir kez 06.10.2009 tarihinde takipsiz bırakılmış olup bu nedenle de davacı vekilinin 06.10.2009 tarihli yenileme dilekçesi kabul edilerek taraflara duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliği ile duruşmaya devam edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın bedelsiz  senedi kullanma , haksız şikayet , haksız takip ve haksız hacizden  kaynaklanan kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteğine ilişkin olduğu - Senedin teminat senedi olarak alındığı ,  işverenin zararının  ispat  edilemediği , davalının  teminat senedi olarak verildiğini bildiği ve davacıdan alacağı bulunmadığı halde,  iş sözleşmesi uyarınca alacağını almak için dava açarak davayı kazanan davacı aleyhine olacak şekilde ona yapılacak ödemeyi sonuçsuz bırakma amaçlı olarak  icra takibine konu etmesi ,  menkul ve maaş haczi yapılması eyleminde, kötü niyetli ve ağır kusurlu  davrandığı - Hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçların  yüz kızartıcı suçlar olması nedeni ile hırsızlık ve dolandırıcılık gibi ağır sonuçlar doğurabilecek bir konuda şikayet hakkının kullanılmasından önce yeterince ve ciddi olguların varlığının belirlenmesi, acele davranılmaması ve kayıtsızlık da gösterilmemesi gerektiği , dolayısıyla ekonomik yönden güçsüz olan işçi hakkında  , sonraki iş yaşamını da etkileyecek dolandırıcılık  eyleminden şikayetçi olunurken yeterince ve ciddi olguların varlığının belirlendiğinin söylenemeyeceği- Manevi tazminat taleplerinde takdir edilecek paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi olan özgün bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği - O halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği, takdir edilecek tutarın, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
İlamlı icrada dahi takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına dayanan icranın geri bırakılması istemleri her zaman yapılabileceğine göre, aynı kuralın ilamsız takipler içinde uygulanacağının kabulü gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.