Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise raporun itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşeceği ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı, bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun, önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktarın belirleneceği-
3. kişi tarafından süresi içinde haciz ihbarnamesine itiraz edilmiş olması halinde, 3.kişiye bundan sonra 2. Ve 3. Haciz ihbarnamelerinin gönderilemeyeceği-
Takibe konu senette borçlu şirket yetkilisi olarak imza attığı görülen ve takibin ve ihalenin tarafı olmadığı anlaşılan şikayetçinin İİK'nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134/3. maddesinde belirtilen kişilerden olmadığı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin de kabulünde olup, açılan davanın nispi harca tabi olup, teminat gerektirdiği, bu nedenle, mahkemece, kanunda belirtilen istisnai kişiler dışında kaldığı anlaşılan davacıya öncelikle nispi harç ve akabinde ihale bedelinin % 5' i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılması ve akabinde Harçlar Kanunu'na aykırı şekilde nispi harcın tahsiline karar verilmesi, dava şartı olan, ancak alınmayan teminat hususunda " karar verilmesine yer olmadığına " şeklinde karar verilmesinin ve bu hususların Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan çelişkiyi giderici mahiyette ve kesin kanaat içerir mütalaa alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, raporlardan birine üstünlük tanınmak suretiyle eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İİK.170/IV uyarınca “imza itirazının kabulüne” karar verilen durumlarda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda “senetteki imzanın borçlunun elinin ürünü olup olmadığının kesin biçimde saptanamamış olması halinde” icra mahkemesince –kötü niyeti veya ağır kusuru saptanamayan- alacaklı aleyhine ayrıca tazminata ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
İş kazası nedeniyle davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranı gördüğü tedaviler sonrası aradan geçen zaman içerisinde değişmemiş ola da, davacının zararının, -kayıp oranı ve  kontrol muayenesine gerek olmadığı bilgilerini içerir -SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı raporuyla kesin şekilde belli olduğu- İş kazasından dolayı talep edilecek maddi tazminatın sınırlarının belirlenmesi için meslekte kazanma gücü kayıp oranının gerekli olduğu ve zararın öğrenildiği tarih dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği- "Zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamına geldiği, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının zaman içinde değişmediği, gelişen ve değişen bir durum bulunmadığı, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği" görüşünün, "29.05.2019 T. 8/3 s. içtihadı birleştirme kararına göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğundan, zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği" görüşünün ve "zamanaşımının, davacının malûliyet oranının kesin olarak belirlendiği Adli Tıp Kurumu raporu tarihinden başlatılması gerektiği, bedensel zararın kesinleşmemesinin sonuçlarını davacıya yüklemenin hakkaniyete aykırı olduğu" şeklindeki değişik gerekçe içeren görüşün HGK çoğunluğunda benimsenmediği-
Uyuşmazlık, YİDK kararın iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin açılan davada taraf markaları yönünden gerçek ve üstün hak sahipliği, öncelikli kullanım, tescilli ve tescilsiz markalara benzerlik ve kötü niyet hükümleri çerçevesinde tescil engeli oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır...
Çekin ileri tarihli düzenlendiğinin, ancak tarafların müşterek imzasını taşıyan bir belge ile kanıtlanması halinde kabul edilebileceği- Alacaklının imzasını taşımayan "çek teslim bordrosu"nun, İK.nun 169/a maddesinde sayılan nitelikte belgelerden olmadığı-
Konkordatonun tasdiki istemi- Konkordato talebine ilişkin yargılamada dava teorisinden farklı olarak, talep sonrası gelişmeler değerlendirmeye tabi tutulabilir. Konkordato bir dava olmadığından borca batıklık sadece talep tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmelerin de dikkate alınarak belirleneceği- Bozma öncesinde alınan raporlarına göre davacı şirketin rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu tespiti yapılmış ise de davacı tarafça bozma ilamı sonrasında süreç içerisinde şirketin borca batıklıktan kurtulduğu ileri sürüldüğüne göre mahkemece bozma sonrasında yeniden borca batıklık incelemesi yapılmasının bozma ilamına içeriğine aykırı olmayacağı gibi kazanılmış haklara müdahale niteliği de taşımayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.