Taşınmazların satışlarının muvazaalı olduğuna dair davacı iddiasının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanan davada, taşınmazların sözleşmede gösterilen devir bedelleri ile keşif ile belirlenen değerleri arasındaki fark, taşınmazların satış sözleşmelerini şirket adına imzalayan şirket müdürü ile davalının akrabalık bağı ve taşınmazların devir bedellerinin şirket kasasına girmemiş olması anılan sözleşmelerin muvazaalı olduklarına dair iddiayı ispata yeterli olmadığı- Karşı oy yazısında şirket ile yöneticileri arasındaki ilişkinin vekâlet akdi olduğu, vekilin özen borcu altına bulunduğu, davacı iddiasının şirket müdürünün temsil yetkisinin kötüye kullanım hukuksal nedenine dayalı olduğu, müdürün sözleşmenin karşı tarafıyla el ve işbirliği içerisinde davacı şirketi zararlandırıcı işlem yapıldığı iddiası bakımından davacı şirketin üçüncü kişi konumunda olduğu, bu sebeple muvazaa iddiasının her türlü delille ispatlanabileceği hususuna dikkat çekildiği-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için 'davacının gerçek bir alacağının bulunduğu'nun davacı tarafından ispatlanması gerekeceği-
Miras bırakan tarafından tapuda «satış» şeklinde gösterilerek, da-valıya (davalılara) temlik edilen taşınmaz(lar)ın «tapuda gösterilen satış bedelleri» ile satış tarihindeki «gerçek değerleri» arasındaki açık nisbetsizliğin (aşırı farkın) «saklı payı ortadan kaldırma amacının (kasdının) objektif delili (karinesi)» sayılacağı (MK. 565/4) -
"Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği- Somut uyuşmazlıkta davacılar tanıkları ve davalılar tanıkları; miras bırakanın temlik tarihinde ekonomik durumunun iyi olduğunu, paraya ihtiyacının bulunmadığını, önemli sağlık sorunlarının olmadığını, temlik dışı taşınmazlarının bulunduğunu, çekişmeli taşınmazın halen S.il'in olarak bilindiğini, taşınmaz üzerinde bulunan besihaneyle S.il'in kardeşinin ilgilendiğini, bildirdikleri; R.A.nın S.il'in komşusu olup orta gelirli ve çiftçilikle geçimini sağladığı; satışı yapılan taşınmazın alıcısı tarafından kullanılmayıp satıcı S.il'in kardeşi tarafından kullanılması ve 450.000.-TL ipotekli taşınmazın orta gelirli çiftçi tarafından eldeki davanın açılmasından bir hafta önce satın alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması- Bu durumda miras bırakanın haklı ve geçerli bir sebebi olmadığı, mal satmaya ihtiyacı bulunmadığı halde, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak çekişmeli taşınmazı torunu S.il'e satış yoluyla temlik ettiği, S.il'inde eldeki davadan bir hafta önce taşınmazı ipotekli olarak komşusu R.A.'ye muvazaalı şekilde sattığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.