Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteği-
Davalının rızasının bulunduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı ve mevcut delil durumuna göre de davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından, davanın reddi gerekeceği-
Anne-kız arasındaki tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 uyarınca bağış niteliğinde olup iptali gerektiği- Dava değeri, iptali istenilen tasarruf konusu işlemin değeri ile takip konusu alacağın miktarından hangisi az ise o olduğundan, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin buna göre belirleneceği- Davalı yönünden kabul edilen taşınmaz hisse değerleri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu- Borçluların murisine ait iken dava dışı bir kooperatif ile kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilen taşınmazlar üzerinde 10 katlı iki blok yapılıp 4 daire ile bu bağımsız bölümün altında bulunan bodrum ve müştemilattan çıkabilecek daireler ve işyeri gibi yerlerin %50'si borçluya, %50'si dava dışı kişiye ait olacakğı kararlaştırıldığından ve sözleşme dava dışı anılan kooperatif tarafından tamamlanamamış ve davalı tarafından tamamlanmış olduğundan, mahkemece bilirkişi raporunda sözleşmede bahsi geçen taşınmazlar değerlendirme yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Mahkemece kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı borçlu ile babasına düşen daire ve diğer bölümlerin tesbiti yapılarak, bu bağımsız bölümlerin dava dışı şahıslar adına tescillli olduğu tesbit edildiği takdirde, bu şahısların da davaya dahili sağlanarak, borçluya ait olması gereken yerler ile babasından intikal eden yerler için hissesine düşen miktara göre davanın kabulüne karar vermesi gerektiği-
12. HD. 28.11.2023 T. E: 7887, K: 7893
Tapu iptal tescil istemine ilişkin davada, taşınmazın gerçek bedelinin, emsal araştırmalara göre rayiç alım satım bedelleriyle mukayese edilmeden tespit edildiği anlaşıldığından, mahkemece, oluşturulacak yeni bilirkişi heyetine emlak konusunda uzman bir bilirkişi de dahil edilerek, emsal taşınmaz rayiç satış bedelleri de dikkate alınarak rayiç bedelin belirlenmesi hususunda tarafların iddia, savunma ve itirazlarını da karşılayacak şekilde ve önceki rapordaki tespitler de tartışılmak suretiyle, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, belirlenecek bu rayiç bedele göre aynı anda ifa kuralına göre oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu- 3. kişi konumundaki davalı ile borçlu davalı arasında arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi, komşuluk, ticari ilişki gibi herhangi bir yakınlık da bulunmadığı, bu durumda 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle söz konusu parsele ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaasına dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil davasında; mirasbırakanın noterlikçe düzenlenen resmi vasiyetnamede davacı kızlarına da taşınmazlar vasiyet ettiği, kız çocuklarını ayırdığı konusunda delil bulunmadığı, diğer yandan davalı tanıkları olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla taşınmazdan pay alabilecek mirasçıların beyanlarından mirasbırakanın taşınmazı davalıya devrettikten sonra aldığı satış bedelini çocukları arasında paylaştırdığı anlaşıldığından davanın reddine-
Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcı ile vekâlet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malların tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili istemli dava devam ederken davacının dava konusu taşınmazları satın alındığı kısıtlılık şerhi nedeniyle davacının söz konusu taşınmazlarda tarım yapmak kastıyla hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacının taşınmazları satın almasının yegane sebebinin, işbu davada belirlenecek olan tazminatı devralabilmek olduğu, satın alınan taşınmazların tasarrufunda yasal bir nedenle kısıtlılık hali mevcutken ve işbu tazminat davası devam ederken satın alınmasının dürüstlük kuralının en önemli türlerinden biri olarak değerlendirilen çelişkili davranma yasağına aykırı bir mahiyetinin bulunduğu ve bu nedenle taşınmazlar için belirlenen tazminat bedelinden %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması isabetli görülmediği-
Davalı yedinci kişiye kadar yapılan devirlerin kısa aralıklarla ve gerçek değerin altında, birbirini tanıyan kişiler arasında yapılmasının devrilerin alacaklıdan mal kaçırma kastı içerisinde yapıldığı kanaatini uyandırdığı, taşınmazın bulunduğu apartmanın yöneticisi olan davalı tanığının beyanında "taşınmazın son malikten önceki sahibinin davalı borçlu olarak bilindiğinin" belirtildiği- Davalı yedinci kişinin, taşınmazı satın aldıktan sonra aidat makbuzlarının artık onun adına düzenlenmeye başladığına dair beyanı, bununla birlikte anılan davalının abonelik işlemlerini yaptırmış olması ve özellikle kış aylarında yurt dışında yaz aylarında Türkiye'de yaşıyor olması, borçlu ve diğer davalılar ile arasında bir tanışıklığın mahkemece tespit edilememiş olması, yine her ne kadar davalı yedinci kişi tarafından satım bedelinin nasıl ödendiği noktasında bir açıklama veya delil sunulmamış ise de; davacı tarafça da ona yönelik bir kötü niyet iddiası ve ispatı olmadığı ve mevcut içtihatlar çerçevesinde iyi niyetini ispatlamak zorunda olmadığı, aksine varsa kötü niyetinin davacı tarafça delillerle ortaya konulması gerektiği, tapudaki 141.000,00 TL değer ile gerçek değer olan 185.650,00 TL arasında çok fahiş fark da bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece bu taşınmazla ilgili davalı yedinci kişi aleyhine kabul kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı ve dava diğer davalılar yönüyle bedele dönüşmüş olduğundan, tasarrufa konu taşınmazın son tasarruf tarihindeki gerçek değeri olan 185.650,88 TL'nin davalılardan icra takip dosyalarına konu olan alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tahsili ile davacıya ödenmesine, (belirlenen bedelden davalı üçüncü kişinin 156.198,77 TL ile sınırlı olarak, davalı dördüncü kişinin 180.000,00 TL ile sınırlı olarak ve davalı beşinci kişinin 182.260,35 TL ile sınırlı olarak sorumlu tutulmalarına), karar verilmesi gerektiği
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.