Mahkemece yapılan kolluk araştırması ile davalı S., Y. ve T. birbirlerini aralarındaki alım satım işleminden kaynaklı olarak tanıdıkları, davalıların ekonomik durumunu bilebilecek kişilerden olmadığı, tasarrufun iptaline konu taşınmazlardan .....zemin katın boş olduğu, .... bağımsız bölümü davalının kullandığı, ......bağımsız bölümün davalı tarafından kiraya verildiği tespit edilmesi karşısında satış işlemlerinin gerçek bir satış işlemi olduğu, dava konusu gayrımenkullerinde tapuda gösterilen değerlerinin bilirkişilerce belirlenen gerçek değerleri olduğunun da anlaşılmış olmasına, davalı S., Y.. ve T.' nin ekonomik gücünü bilebilecek kişilerden olmamasına göre davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği- Davalıya mirasbırakan tarafından temlik edildiği beyan edilen taşınmazlara ilişkin tüm kayıtların ve dayanak belgelerinin, dava konusu edilen taşınmazın şirkete geçişi ve şirketten davalıya geçişine ilişkin akitler ile tüm kayıtların ile şirket belgelerinin mercilerinden getirtilmesi, mirasbırakan tarafından düzenlendiği ileri sürülen vasiyetnamenin getirtilerek incelenmesi ve miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların bulunması halinde nitelikleri ve değerleri bakımından uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı dâhili davalının payını kötüniyetle aldığı iddiasını kanıtlayamamış olduğundan tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanılmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde önalım bedelinin depo edilmesi için imkân ve uygun süre verildikten sonra oluşan duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
12. HD. 30.11.2023 T. E: 6217, K: 8128
398 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 179/873 payını dava dışı Ö.'e satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra sırasıyla Ö.'in dava dışı Gürhan'a, Gürhan'ın da davalı Ö.'e yine satış suretiyle devrettiğini, ehliyetsiz olduğu dönemde hile ile taşınmazın elinden alındığını, davalı ile dava dışı ara maliklerin kötü niyetli olduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline-
Limited Şirketin haklı nedenlerle feshi istemi-
Kıymet takdirine itiraz davasında, icra müdürü tarafından belirlenmiş olan değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetleneceği- Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş ise, iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı- Taşınmazın muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olmasının re'sen gözetilen iki yıllık sürenin dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağı-
Aktiften borçların indirilmesinin net terekeyi oluşturacağı, tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekeceği-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Her ne kadar davalı şirket yöneticileri tarafından davacı adına imza atılmak suretiyle sahte belge düzenlendiği ceza mahkemesi kararı ile sabit olup şirketin feshi talebi için haklı sebep olarak değerlendirilmesi gerekir ise de eldeki davanın açıldığı tarih itibarı ile bu dava yönünden haklı neden oluşturmaz, ancak somut olayda şirket yönetiminde %50 pay sahibi olan ..............'ın 08.08.2016 tarihli e-mailinde davacıya hitaben "Canım keşke karın kadar delikanlı olabilseydin en azından o bana ağır küfür etti küçük ...... bir alkoliksin ve bence süper salaksın pazartesi avukatımla görüşeceksin bundan sonra sana bol şans bebeğim" şeklinde onur kırıcı söylemleri ve 30.07.2016 tarihli whatsapp yazışmalarına göre davacı ile yönetici ortak arasında cereyan eden bu durumun 6102 sayılı Kanun'un 531 inci maddesinde düzenlenen haklı nedeni oluşturduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.