Bonolar, sebepten mücerret borç senetleri niteliğinde olduğundan ve davalı banka hamil durumunda bulunduğundan her şeyden önce davacının teminat iddiasının HUMK.nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması ve iflas davası-
Senedin karşılıksız kaldığı hususunun davacı tarafından isbat edilmesi gerekeceği–
Borçlunun icra mahkemesine verdiği «borca itiraz» veya «şikayet» dilekçesinde, açıkça veya üstü kapalı olarak takip konusu borcun bir kısmını kabul ettiğini (ödediğini) bildirmiş olması halinde, icra mahkemesince -İİK. 170a uyarın-ca- «takibin iptali»ne karar verilemeyeceği-
Bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava konusu bononun davacı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı sabit olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK. mad. 629 ve 371/3 uyarınca temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi 3. kişilere karşı hüküm ifade etmeyeceğinden, uyuşmazlığın kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gözetilerek dava konusu kambiyo senedi ile sınırlı olarak çözümlenmesi gerekirken cari hesap ilişkisine girilip hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalı vekili "tapudaki resmi satış işleminin davacının talimatı ile dava dışı şirkete gerçekleştirildiği"ni savunmuş ise de, bu yöndeki savunmasını ispata elverişli delil sunmamış ve tapuda taşınmazı satın alan dava dışı şirket yetkilisi, tanık olarak "taşınmaz bedeli olarak 1.300,000 TL veya 1.100,000 TL'nin banka vasıtası ile davalıya ödendiğini" beyan etmiş olup gerçekten taşınmaz bedelinin tamamının tapuda taşınmazı resmi senet karşılığında satın alan dava dışı şirketin ödediğinin saptanması halinde, dava konusu çeklerin karşılıksız kalacağı; mahkemece belirtilen yönler üzerinde araştırma yapması gerektiği-
Senet üzerinde asıl borç ilişkisine atıf yapan veya ödemeyi şarta bağlayan kayıtlar olması durumunda mücerretlik vasfı ortadan kalkacağından böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağı-
Bonoda kural olarak ispat yükünün 'senedin bedelsiz olduğunu' iddia eden tarafa ait olduğu, ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı 'malen' kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı 'nakten' kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulması gerektiği; bu kayıtların aksinin savunulmasının senedin ta'lili (nedene, illete bağlanması) anlamına geldiği ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştireceği, senedi ta'lil edenin, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına gireceği- Senette borcun nedeni 'mal' ya da 'nakit' olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağı, eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin ta'lili dendiği, bu anlamda 'ta'lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma' anlamına geldiği-
Altının menkul hükmünde olup, ilâmsız takip konusu yapılamayacağı–
TTK hükümlerine göre çek mücerret borç ikrarını içeren kıymetli evrak niteliğinde olup, çekin keşide edilip lehtara verildikten ve lehtar tarafından da üçüncü kişilere ciro edildikten sonra birlikte hareket etme olgusu ispat edilmeden çekin veriliş sebebindeki eksiklikler ileri sürülerek iptal edilmesinin mümkün olamayacağı, çekin yasaya aykırı şekilde düzenlendiğinin iyi niyetli üçüncü şahıs durumundaki kişi tarafından bilinemeyeceği –

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.