Gölün sürekli etkisinde kalan yerlerin, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayılacağı ve zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı-
Kıyılar kamunun yararlanacağı yerlerden olup buralarda yukarda belirtilen nitelikte tapu kaydı oluşturulmuş ise tapunun iptalinde, Anayasanın 43, tapu Kanununun 33, Kadastro Kanununun 16. maddesi göz önüne alınarak, kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Şırnak İli sınırları içerisindeki ruhsat numaralı sahada asfaltit üretim faaliyetlerinin devamı amacıyla ekli listede belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 25/02/2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 24/02/2022 tarih ve 5243 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının dava konusu taşınmaz yönünden iptali istenildiği davada Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’nca alınan kamu yararı kararının Bakan tarafından idari işlem ile onaylandığına dair herhangi belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla kamu yararı kararının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesine uygun olarak tamamlanmadığı, bu itibarla, dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği- İşletme ruhsatı bulunan sahada faaliyetin devamı için anılan taşınmazlara ihtiyaç bulunduğu, taşınmaz maliklerinin kamulaştırma talebini kabul etmedikleri, olağan kamulaştırma sürecinin uzun sürdüğü, istihdamın ve Ülke ekonomisine katkının arttırılması gerekçesiyle acele kamulaştırma kararının alındığı, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı, başka bir anlatımla dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin ve "acelelik hali"nin somut olarak ortaya konulamadığı, dolayısıyla uyuşmazlık konusu olayda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektirecek acelelik halinin de mevcut olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uygunluk görülmediği-
Dağ, tepe, kayalık vb. gibi yerlerin “tarım elverişli bölümleri”nin (imar-ihya yoluyla üretime elverişli hale getirilen kısımlarının) zamana-şımı yoluyla mülk edinilebilecekleri-
Tapusuz taşınmazın tescili istemi-
İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeleri getirtilerek, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınması gerektiği; yani, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılmasının zorunlu olduğu-
Köy sınırları içinde olup “tepe” görüntüsü arzeden taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu-
Davacının, kendi adına kayıtlı nizalı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını açıklayarak tapularının iptali ile terkinine karar verilmesini istediği davada; kıyıların, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu malı niteliğinde olup; özel mülkiyete konu olmaması gerekeceği-
5841 sayılı Yasayla 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesine eklenen hüküm ile geçici 10.maddenin yürürlüğünün durdurulduğu ve akabinde de 23.7.2011 tarihinde iptale ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımlanmış olduğu anlaşılmakla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması gerekeceği-
Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilmesi için İİK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde sayılan koşulların yanında, malik sıfatıyla ve ekonomik amaca uygun şekilde tasarruf edilmesi gerektiği gibi tescil istenilen taşınmazın da iktisabı mümkün bulunan yerlerden olması gerekeceği, taşınmazın davacıların zilyetliklerinde bulunduğu anlaşılmakta ise de, dava konusu taşınmazın ne şekilde tasarruf edildiği, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı hususları araştırılmadığı,ayrıca; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulama imar planının bulunup bulunmadığının ve onay tarihlerinin davalı belediye başkanlığından sorulması, imar çalışmaları yönünden kazandırıcı zamanaşımına engel bir durumun olup olmadığının araştırılması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.