Borçlu vekilince temyize konu edilen taşınmazlar, ''çamaşırhane ve çeşme ve meydan'' vasfıyla, diğer taşınmaz ise, tarla vasfıyla ve üzerinde ''geliri köy camisine aittir''şerhiyle birlikte, Belediye adına tapuda kayıtlı olduğundan, mahkemece, taşınmazların nitelikleri gereği kendiliğinden kamuya tahsisli olup haczedilemeyeceği düşünülerek bu taşınmazlar yönünden haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-İİK m.82,16
Dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylak yerlerden olduğu saptanırsa olayda 4342 sayılı Mera Kanunu'nun Geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması, başka bir anlatımla yaylak olduğu saptanarak Yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalının emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek hazinenin bu bedel karşılığı davadan kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulması gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde, müdahalenin olup olmadığının tespiti bakımından tanıkların dinlenmesi, böylece Türk Medeni Kanununun 6. ve 6100 sayılı HMK'nın 190. maddelerine göre iddianın ispatı imkanı tanınması ve karar verilmesi gerekeceği-
Kamu yararı nedeni ile davalıların tapusunun kıyıda kalan kesiminin iptal edilerek, kayıt dışı bırakılmasında hukuka aykırı bir durum bulunmayıp, davalıların tapu kaydının iptalinden dolayı ancak tazminat talebinde bulunabileceklerinden, öte yandan; çekişme konusu taşınmazın önünde bulunan, mülkiyet sınırı dışında kalan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısma da duvar ve kapı yapmak suretiyle müdahale ettikleri keşfen saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve bu kısımdaki muhdesatların yıkımına karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığı-
Asliye Hukuk Mahkemesinde hakem sıfatıyla açılan davada, dava konusu yaptıkları taşınmazın maki tefrik komisyonu kararının kapsamında kaldığını açıklandığı, 775 sayılı Kanun ve 2981 sayılı Kanunlar gereğince orman sayılamayacağından bahisle bedelsiz olarak belediyeye intikalinin tespitini, taşınmazın orman vasfı dışına çıkarılmasını ve belediyeye bedelsiz olarak devrini talep etmiş olup, mülkiyete ilişkin bu talebin hakem sıfatıyla çözümlenmesi ve itiraz kanun yoluna tabi tutulmasının usul ve kanuna uygun bulunmadığı-
Davacı, dava konusu yerin öncesi itibariyle harman yeri olarak kullanıldığını belirtmiş, dosya içeriğine göre de özel harman yeri olarak kullanıldığı, diğer zamanlarda ise tarım aletleri ve sair malzeme konularak kullanıldığı belirlenmiş olup; bu şekilde sürdürülen zilyetlik ve yararlanmanın TMK'nın 713/1. maddesi karşısında kazanma sağlayacağı-
Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemi-
Zilyetliğin, maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı durumda olduğu göz önüne alınarak yapmış olduğu yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar ... Büyükşehir Belediyesi ile dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olduğundan davalı ... Belediyesi sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki; anılan bu hususların kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.