Alacaklının icra takibine dayanak yaptığı sözleşmenin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, dolayısıyla İİK.nun 68/1. maddesinde yazılı nitelikte olmadığı, bu durumda alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektireceği-
Takip dayanağı araç rehin sözleşmesi incelendiğinde, 1512 s. Noterlik K. mad. 84 vd. 'düzenleme şeklinde' yapılmadığı, aynı yasanın 90. maddesine göre 'onaylama' biçiminde yapıldığı yani sadece imzaların noterce onaylandığı anlaşıldığından, mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takibin dayanağı olan “veresiye fişleri”nin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği-
Borçlu tarafından sunulan, "......sözleşmeye mahsuben ödeme" ibaresini içeren dekontun, İİK'nın 68 maddesinin 1. fıkrasına göre takip konusu borca mahsuben yapılıp yapılmadığının icra mahkemesince araştırılmasının, icra mahkemesinin yetkisinde olup, yargılamayı gerektirmeyeceği-
Takip dayanağının hamiline düzenlenmiş senet olduğu ve bu suretle bono vasfında olmadığının anlaşıldığı, alacaklının itirazın kaldırılması istemi, takip dayanağı belgenin, İİK'nın 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmaması sebebiyle esasa ilişkin olmayan bir nedenle reddedildiğinden, mahkemece, İİK'nın 68. maddesinin son fıkrası uyarınca alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
TTK hükümlerine göre çek mücerret borç ikrarını içeren kıymetli evrak niteliğinde olup, çekin keşide edilip lehtara verildikten ve lehtar tarafından da üçüncü kişilere ciro edildikten sonra birlikte hareket etme olgusu ispat edilmeden çekin veriliş sebebindeki eksiklikler ileri sürülerek iptal edilmesinin mümkün olamayacağı, çekin yasaya aykırı şekilde düzenlendiğinin iyi niyetli üçüncü şahıs durumundaki kişi tarafından bilinemeyeceği –
Sözleşmenin kefili olan alacaklının garantöre rücu edip edemeyeceği veya ne miktarda rücu edebileceğinin yargılamayı gerektireceği ve bu nedenle alacaklının «itirazın kaldırılması isteminin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
İİK'nın 257 ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğu iddia olunan alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesinin aranmadığı, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli olduğu, davacı davada, bu doğrultuda dosyaya sunduğu deliller ve mahallinde yapılan keşif üzerine alınan bilirkişi raporuna dayandığından, davacının, alacağının varlığını yaklaşık ispata yeterli delilleri sunduğunun kabulü gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.