Dava, kesinleşen takip sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada, temerrüt olgusunun gerçekleştiğinden bahisle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın kaldırılması ve tahliye-
Temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine-
Taraflar arasında imzalanan 01.10.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı; davacının davasını 21.11.2012 tarihinde açmış olduğu ve davanın süresinde olmadığı; davacı vekilinin dava dilekçesinde Büyükçekmece 9. Noterliğinin 22.08.2012 tarih ve 9115 sayılı yevmiye nolu ihtar suretini sunduğu; ancak Mahkemece bu hususta noterlik makamı ile yapılan yazışmalar sonucunda ihtarnamenin muhatap olarak kiracı N.A.'a keşide edilmediği; ihtarnamenin muhatap kiracının eşi K.A. olarak keşide edildiği; bu durumda bu ihtarnamenin süreyi kesen geçerli bir ihtarname olmadığı; ne var ki, davacı vekilinin dava dilekçesinde 22.8.2012 tarihinde iadeli taahhütlü olarak başka ihtar da gönderdiğini ileri sürdüğü; dilekçe ekinde bulunan ihtarnamenin incelenmesinden adi yazılı olduğu ve bir tebligat bilgisinin olmadığı anlaşıldığından Mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığının kendiliğinden dikkate alınması ve ihtar ile davanın sürede olacağı dikkate alınarak, dava dilekçesi ekinde bulunan 22.08.2012 tarihli, adi yazılı nitelikteki ihtarın tebliğ bilgisinin olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalının önceki malik ile düzenlediği kira sözleşmesi ile kiracı olduğu taşınmazı 06/11/2013 tarihinde satın aldıktan sonra, 08/11/2013 tarihinde davalıya ihtarname keşide ederek ihtarnamede 6 aylık süre verdiği, bu durumda, davanın TBK.' nun 351. maddesi uyarınca yeni iktisap sebebiyle tahliye istemine ilişkin olduğu, davalıya, kiralananı boşaltması için bu 6 aylık süre beklenmeden dava açılmasının usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği-
Temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi istemi-
İcra takibi üzerine ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği ancak icra mahkemesinden tahliye istemli dava açılmadan önce davalının öldüğü anlaşılmış olup, davacının davasını, davalıya yöneltmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunun söylenemeyeceği, mahkemece HMK. mad. 124 gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmadan ve yöneltmek istediği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartma fırsatı verilmeden ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacıların kiralayan sıfatıyla kendi adlarına sözleşmeyi imzalamadıklarından, tek başlarına takip yapma ve dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı- Kiracı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatı önce bila tebliğ iade edilmesi ve kiracı borçlunun takipten haricen haberdar olup takibe itirazından sonra borçluya tebligat yapılmış olması halinde, alacaklının da ihtilafı sürdürdüğü anlaşıldığından, borçlu kiracının itirazı geçerli olup takibin duracağı ve bu durumda da kiralayan alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile kiracı borçlu hakkında tahliye şartlarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiği-
Yerel Mahkemenin Özel daire bozmasına konu önceki kararı ile, direnme kararı olarak nitelendirdiği temyize konu kararının hem gerekçelerinin ve hem de hüküm fıkralarının birbirlerinden farklı olması karşısında, temyize konu kararın gerçekte bir direnme kararı değil, öncekinden tamamen değişik bir gerekçeye dayalı olarak oluşturulmuş ve hüküm fıkrası da farklı olan yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.