Davacının ameliyat edildiği hastane, söz konusu cemaat tarafından kurulmuş özel bir hastane ve Vakıflar Kanunu hükümlerine tabi ve mensuplarınca seçilen yönetim kurullarınca idare edilen ve yönetilen bir cemaat vakfı olup; Vakıflar Genel Müdürlüğünün kanundan kaynaklı genel denetim yetkisinin, bu vakfa kamu tüzel kişisi sıfatı kazandırmayacağı, hastanenin özel hukuk tüzel kişisi olduğundan eldeki davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu; özel hastanenin, özel hukuk hükümlerine göre çalışanı olan diğer davalı doktora da davada husumet düşmekte ve bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince işin esasına girilerek varılacak sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Davalı hastane sahibi ve davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması iddiası nedeniyle manevi tazminat istemi- Mahkemece bozmaya uyularak alınan raporda her ne kadar kusur atfedilmemiş ise de maluliyet oranının tespiti için alınan i Adli Tıp raporunda, davacının dava konusu olay neticesinde %20,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönünde görüş bildirildiği, hal böyle olunca, mahkemece; bozma ilamına uyulmakla davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek tespit edilen maluliyet oranına göre manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Hizmet kusuruna dayalı tazminat davalarının idari yargı yerlerinde görüleceği – Hizmet kusuruna dayanıldığı takdirde; işin kamu hizmetine ve hukuka uygun yürütülüp yürütülmediği, başka nedenlerle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususlarının saptanması gerekeceği-
3. HD. 23.02.2016 T. E: 2015/3391, K: 2393-
Mesleki bir iş gören doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkilin titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklı olduğu- Davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanan (TBK. 502 vd.) tazminat davasında, doğum sırasında küçüğün omuz takılması sonucu felç kalması olayında, mahkemece; üniversiteden, özellikle davacının doğum sonrası yapılan müdahaleye ilişkin beyan ve itirazlarını karşılayan, aralarında ortopedi, çocuk ve kadın doğum konusunda uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, gerekirse çocuğun sevkinin de sağlanması sureti ile; küçüğe doğum sonrası yapılan müdahalenin yerinde olup olmadığı, bahse konu müdahale nedeni ile çocuğun sakat kalıp kalmadığı, davalıların çocuk ile ilgili gereken tüm kontrolleri yapıp yapmadığı, yapıldıysa bu işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Doktor olarak çalışan ve kamu görevlisi olan davalıların, teşhis, tedavi ve müdahalede kusurlu davranmak suretiyle görevleri sırasında ve görevlerinden dolayı davacıları zarara uğrattığı (davalı doktorların hatalı tedavilerinden dolayı murislerinin öldüğü) ileri sürüldüğünden, tazminat davanın -kendilerine rücu edilmek kaydıyla- idare aleyhine açılacağı, davalı doktorlara husumet yöneltilemeyeceği-
Anayasanın 129/5 maddesi gereğince memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ilişkin davaların idare aleyhine dava açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlı olduğu-
Davalının hatalı tedavi uygulamaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi- Gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için ortada hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunması gerektiği- ; Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulu'nun 04.08.2022 tarihli raporuna göre; kişinin ilgili tarihlerde yapılan tarama testlerinin risk sınırının altında saptandığı, ayrıca ulusal ve uluslararası rehberlerde tarama testlerinde düşük risk gruplarındaki gebelere invaziv yöntem önerilmediğinin tıbbi bilgiden olduğu hususları dikkate alındığında; tıbben zorunluluk dahilinde olmayan ve uygulandığı takdirde anne yaşamını tehlikeye sokacak, ayrıca düşük riskine yol açacak amniosentez işleminin ilgili hekim tarafından önerilmemesinin bir eksiklik olarak değerlendirilmediği- Davacıların kızlarının Down sendromlu olarak dünyaya gelmesi nedeniyle davalı doktorun kusurunun bulunmadığı- 
Kamu tüzel kişisi olarak kanunla kuruldukları ve kamu hizmeti sundukları tartışmasız olan "vakıf üniversitelerinin hastaneleri"nin, Devlet üniversiteleri hastanelerinden farklı tutulmasının hukuken olanaklı olmadığı, bu bağlamda sağlık hizmetinin sunulmasından kaynaklanan zararlarda, tazmin sorumluluğunun doğup doğmadığının, "idari yargı" yerince hizmet kusuru ilkesi kapsamında incelenerek karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, davalıların hatalı tedavi uygulamaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • ...
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor