Murisin sattığı kahvehanenin bedeli olan parayı yolculuk sırasında dava dışı şahsa “şayet yolda bir şey olursa bu parayı kardeşime(davalı) teslim et” diyerek verdiği, bilahare murisin depremde göçük altında kalarak ölmesi üzerine sözü edilen paranın davalıya teslim edildiği, ancak diğer mirasçının para üzerindeki yarı payını istediği davada, davalıya karşı gerçekleştirilen kazandırmanın, vasiyet benzeri kendine özgü bir kazandırma olup; davalının kabulünü gerektiren bir bağışlama olmadığı, ancak davacının (murisin) alacaklılarının ve saklı paylı mirasçılarının bu ivazsız ve şekilsiz kazandırmanın risklerine karşı maddi açıdan korunmaları gerektiği bilinerek, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, kabul edilen davanın bozulması gerektiği-
Sözleşmede kararlaştırılan tarihte davalının (500.000 USD olarak kararlaştırılan) avukatlık ücretini ödeme borcu muaccel hâle geldiğinden, sözleşmeye uygun şekilde ücret ödemesinin yapılmaması nedeniyle avukatın istifa etmesinin haklı bir istifa olduğu- Davalı, davacı avukatın takip ettiği dava konusu iş kendisi lehine sonuçlandıktan ve vekâlet ücreti borcu çekişme konusu olduktan sonra "avukatın söz konusu yargılama işini gereği gibi ifa etmediği savunmasında" bulunmuşsa da, bu gerekçeye dayanarak bir azil iradesi ortaya koymamış olduğu- Vekâlet sözleşmesi davacı avukatın istifasıyla sona ermiş olup davacı avukatın menfaat çatışması olan kişinin avukatlığını üstlenerek güven sarstığı ve bu nedenle de ücrete hak kazanamayacağı belirtilmişse de, istifadan sonraki dönemde tezahür eden hususların muaccel olmuş dava konusu alacağa tesir etmeyeceği- Aynı davada karşı tarafın vekilliğinin üstlenildiği dosya yönünden davacının vekâlet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı hususunun eldeki davanın konusu olmadığı- "Sözleşmede açıkça bir ödeme tarihi kararlaştırılmış olsa da, avukatın vekâlet ücreti alacağının doğması için takip edilen işin kesinleşmesi gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, davacının henüz kadastro mahkemesi kararı kesinleşmeden, o davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak hak iddia eden üçüncü bir kişiden vekâletname alarak taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı gibi müvekkilinin kadastro mahkemesinde elde ettiği kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali bulunan bir yargılamayı karşı taraf lehine yürütme işini üstlenerek çatışan menfaatleri temsil yasağını ihlâl ettiği, bu nedenlerle istifasının haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, haksız istifa anında ücret iddiasına konu iş henüz kesinleşmemiş olduğundan avukatın herhangi bir ücret talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık, davacı gerçek kişi tarafından vekalet ilişkisi uyarınca, davacı tüzel kişi tarafından vekaletsiz işgörme hükümleri uyarınca davalı adına yapılan ödemelerin tahsili istemine ilişkindir...
Alacak davası-
Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği- Azil haklı ise davacı avukatın azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen dava ve takiplerden dolayı vekalet ücreti talep edemeyeceği-
Yargılama aşamasında, vekalet sözleşmesinin ardından, borçlunun alacaklıya vekaleten yaptığı satış sözleşmesi sunulmuş olup, söz konusu belgeler İİK.nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığından alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği-
Hem “ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali” ve hem de “satış bedelinin ödenmesi” için ayni gün, ayrı ayrı dava açılamayacağı-
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinin istifa nedeniyle sona ermesinden kaynaklı vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir...
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesinin gerekeceği-
Davanın tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu- Türk hukukunda aydınlatma yükümlülüğünün yazılı olarak yapılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yer almadığı gözetildiğinde hastanın aydınlatılması sözlü ya da yazılı şekilde gerçekleştirilebildiği- Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği hususu hekim ve zorunlu sorumluluk sigortacısı tarafından her türlü delille ispatlanabildiği- Bu kapsamda aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği hususunun somut olay özelinde hastanın eğitimi, yaşı, kültürel seviyesi ve hekim veya hastane tarafından tutulan kayıtların serbestçe değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiği- Bilirkişi raporlarında yapılan ve yukarıya metni alınan değerlendirmeler bir bütün olarak incelendiğinde, davacıya down sendromu konusunda sözlü olarak bilgilendirme yapıldığına ilişkin kayıtların aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.