Gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesince, borçlu şirketin borcunun tamamının rehinle karşılanamayacağının sabit durumda olduğu gerekçesi ile borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasına engel bir durumun bulunmadığına hükmedilmiş ise de, icra dosyalarının incelenmesi neticesinde genel haciz yoluyla başlatılan takipte toplam alacak miktarının ............. TL olduğunun görüldüğü, İİK. 45/1 maddesine göre bu alacağın rehinle karşılanan kısmı için sadece rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabileceği, genel haciz yolu ile takip yapılamayacağı, ancak, aynı alacağı temin için verilen ipotekler limit ipoteği olduğundan, limit ipotekleri toplamından fazla ipotekle temin edilmeyen alacak kısmı için genel haciz yolu ile takip yapılabileceği, o halde mahkemece, genel haciz yolu ile takibe konu alacakla ilgili olarak verilen limit ipoteği toplamının tespiti ile bu miktar kadar takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, alacağın rehinle karşılanamayacağının belirgin olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak üzere açılan bir dava olup, icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin kararı iptal ettiğine göre, itirazın iptali davasının konusu kalmamış olduğu, İİK. 264 uyarınca ihtiyati haciz kararından sonra girişilen icra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itirazın hemen alacaklıya tebliğ olunacağı ve alacaklının tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde İcra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecbur olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, asıl borçlu takipte gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya da ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK.nun 124/3. maddesi uygulaması ile anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksikliğin giderilebileceği- Takibe konu ipotek, tüketici kredisi niteliğinde olan konut kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, alacağın tüketici kredisi niteliğindeki konut kredisi olması ve ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanunu'na tabi olmakla kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermediğinden, bu tür bir ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı, ancak ipotek, konut kredisi dışında genel kredi sözleşmesinden doğan alacağı da teminat altına aldığından, takibin konut kredisi alacağı yönünden kısmen iptali halinde, bu kredi alacağının teminatsız kalması sonucu ortaya çıktığından, ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi karşısında icra emrinin tamamının iptal edilerek yerine ödeme emri çıkarılması gerekeceği-
Ticari krediden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin dava- Ticari hesaptaki son işlemin 12.02.2008 tarihi olması ve hesabın 07.03.2012 tarihinde kat edilmiş olması konusunda bankaya herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği; bilirkişi tarafından davacı bankanın kat tarihine kadar sözleşme gereği talep edebileceği akdi faizlerin eksik hesaplanmasının hatalı olduğu-
Kefil, kefalet limiti ve kendi temerrütünün hukuki sonuçları ile kredi borçlusunun borcundan sorumlu olduğu- Davacı banka, davalı hakkında rehin açığı belgesine dayalı olarak icra takibi başlatmış ise de, rehin açığı belgesinin alacak miktarının tamamını göstermeyeceği- Mahkemece davalı hakkında başlatılan icra takibinin başladığı icra takip tarihi itibariyle bankanın kredi alacağı konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla saptanması gerektiği- İtirazın iptaline karar verilmesi halinde, hangi icra dosyasına yapılan itirazın iptal edildiğinin açıkça dosya numarası belirtilerek yazılması gerektiği-
İcra mahkemesince "ihtiyati haczin kalkıp kalkmadığı" (İİK. 264/IV9 konusunda verilen kararların temyiz edilebileceği (İİK. 363/11)- İhtiyati haciz kararından sonra, kararın dayandığı teminat mektupları ile ilgili olarak depo kararı verilmesi istemiyle ticaret mahkemesinde dava açan alacaklının, İİK. 264/I'deki yükümlülüğünü yerine getirmiş alacağı–
Davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik kısmi itirazın iptali istemi-
İtirazın iptali davasından usulüne uygun bir itiraz olup olmadığının tespiti gerektiği- Davalı borçlu şirketin tasfiye halinde olduğu ticaret sicil gazetesi örneğinden anlaşıldığından, dava dilekçesi ve karar tebliğinin tasfiye memuruna yapılması gerektiği-
Hukuk yargılamasında, kamu düzeninden olan durumlar hariç olmak üzere, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan, diğer bir deyişle tarafların üzerinde anlaştıkları maddi hususların tekrar tartışma konusu yapılarak bu konunun taraflardan ispatlanmasının beklenemeyeceği ve tarafların maddi olgunun tespitine dair kabullerinin hukuk hakimini bağlayacağı, genel kredi sözleşmesinde kefalet limitinin sonradan doldurulduğuna dair maddi olgu tarafların kabulünde olduğundan, bu konudaki ceza yargılamasının sonucunun ve kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olarak nakden tazminle sorumluluğunun değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu edilen taşınmazın dava dışı 4. şahısa devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespiti gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında müddeabih ve dolayısıyla harcı belirleyecek değerin, borç miktarı ve tasarrufa konu taşınmazın değeri dikkate alınarak belirleneceği ve hangisi az ise harç alınacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.