Davalı tarafından sunulan, davacının imzasını havi ve davacı tarafından imza inkarında bulunulmayan, hile, tehdit ve ikrah yoluyla imzalatıldığı davacı tarafından ispat edilemeyen, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacakları açısından davalı savunması ile çelişmeyen, iş sözleşmesinin feshinden sonra imzalanan ve tüm bu nedenlerle geçerli olan ibra sözleşmesi (ibraname) gereği, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekiline ıslah dilekçesini açıklaması, hangi alacağı ne miktarda arttırdığını açık bir şekilde belirtmesi için süre verip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl davaya konu cevap dilekçesinin davalı vekili sıfatıyla düzenlendiği, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığının belirtildiği, bu yönde olmak üzere, davacı tarafın dayandığı delillerin yetersizliğine işaret edildiği, ileri sürülen ve savunulan olguların bütünü göz önünde tutulduğunda sert bir biçimde savunma hakkının kullanıldığı ve bu anlamda hukuka uygunluk sebebinin mevcut bulunduğu anlaşıldığından, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Birleşen davaya konu dilekçe ile ilgili olarak davalı hakkında açılan ceza davasının derdest bulunduğu, ceza mahkemesi kararının sonucunun eldeki davaya etkisi söz konusu olduğundan, mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiği-
Sanık şirket hakkında İİK.’nun 345/a maddesinde düzenlenmiş olan suçtan dolayı birden fazla davanın bulunduğunun anlaşılması halinde mükerrer cezalandırmaya neden olunmaması için bu dava birleştirilerek yargılama yapılması gerekeceği-
İİK’nun 331. maddesinde; bu maddede düzenlenen suç karşılığında “6 aydan 3 yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası” yaptırım altına alınmış olmasına rağmen, mahkeme sanığın “6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” dair verilen mahkûmiyet kararının isabetli olmayacağı; ayrıca verilen karara karşı “temyiz” yolu yerine “itiraz” yoluna başvurulacağının belirtilmesinin de yasaya aykırı olacağı-
Sanığa 1412 s. CMUK. 135'deki hakları hatırlatılmadan yargılamaya devam edilemeyeceği–
Sağ veya ölü olduğu belli olmayıp da malları on seneden beri mah-keme marifetiyle idare edilen kimsenin gaipliğine Hazinenin talebi üze-rine hükmolunmuşsa (MK. 588), gaipliğe hüküm için gerekli ilan süre-sinde hiçbir hak sahibinin ortaya çıkmaması halinde, gaibin mallarının – MK 33 III uyarınca usulen yapılan ilan süresinin bitim tarihinde– Ha- zine’ye geçeceği–
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince, taahhüdü ihlal suçundan dolayı duruşma yapılmadan "evrak üzerinde" karar verilemeyeceği–
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.03.2000-31.12.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemi ilişkin eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.