TKHK 3. maddesi uyarınca, tüketicinin; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği, TKHK 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngördüğü, bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmediği, ayrıca bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin de tüketici olmasının zorunlu olduğu- Eldeki davada, davacının S. Klubü derneği, davalı avukata karşı, iade edilmeyen avans ödemesinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini istediği, davacı, S. Klubü Derneği mesleki faaliyeti kapsamındaki işleminden dolayı 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımadığı, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı Yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekeceği, davacının, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin, 6502 sayılı Yasa kapsamı dışında kaldığı, davaya bakma hususunda genel mahkemelerin görevli olduğu-
Ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olup, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki usule uyulmuşsa, böyle bir ortağın, sadece kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumlu olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemenin ihtiyati haciz kararı vermesinin sırf bu yüzden somut olay için yine aynı mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin yetkili olmasını gerektirmeyeceği-                      
Dava konusu alacağın miktarı sözleşme ile kararlaştırılmış olup, likit olduğundan davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
Taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesine göre, sözleşmenin yedi nüsha olarak düzenlendiği ve her türlü vergi, resim ve harçların davalı yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı gözetildiğinde; davacı iş sahibi banka tarafından herhangi bir kuruma sunulmayan üç adet nüshanın suret (örnek) olarak kabulünün mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre bu nüshalara ait damga vergisini dava dışı vergi dairesine ödeyen davacı, ödediği bu bedeli davalı yükleniciden talep edebilir mi?
Borçluların dava dilekçesinde inkâr tazminatı talebinin bulunması ve borca itirazlarının kısmen kabul edilmiş olması halinde, İİK.'nun 169/a-VI maddesi uyarınca, borçluların itirazlarında haklı çıktıkları miktar üzerinden borçlular lehine inkâr tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklandığından, HMK'nun 10. maddesinde değinilen özel yetki gereğince sözleşmenin yapıldığı ve ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili olduğundan, yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.