Trafik kazası nedeniyle davacının yaralanmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası, davacının taleplerini zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı sigorta şirketine ve bunun yanında sürücü ile işletene yöneltileceği-. Davalı sigorta şirketi ile diğer davalı sürücü ve işleten arasındaki sorumluluk müşterek ve müteselsil sorumlu olacağı- Davanın, müşterek ve müteselsil sorumlu sigorta şirketi, sürücü ve işleten aleyhine birlikte yürütülmesi gerekirken mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden davanın tefrik edilmesinin hatalı olacağı- Uyuşmazlığın Ticaret mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Prim borcunun ödenmemesinde doğrudan sorumluluğu bulunmayan üst düzey yönetici yönünden iflasın ertelenmesi kararının "haklı neden" oluşturduğu, bu sebeple, iflasın ertelenmesine ilişkin devam eden yargılama sırasında, borçlu şirket hakkında yapılan icra takiplerinin, ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının tedbiren durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının iflasın ertelenmesi işlemleri ve haklı sebep kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği-
Asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçilerin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
TMSF.'ye devredilen ve davacının da genel müdür olarak atandığı şirketin doğmamış veya doğacak kamu borçları ile Sosyal Sigortalar Kurumu borçlarının ödenmemiş olması nedeniyle  davacıya şahsi sorumluluk yüklenemeyeceği- Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın, süresinde ödenmez ise, kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı- 6183 s. K.'dan kaynaklanan davalarda maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Çekte “yetkili hamil” olan alacaklının, kendisinden önceki cirantalara müracaat hakkına sahip olduğu, lehtar ciranta hakkında da takip yapabileceği; çekin keşideciye ciro edildikten sonra, adı geçenin cirosu ile tedavül edebileceği-
Asıl işveren olan davacı idarenin, alt işveren olan davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu alacak davası sonucu ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
İlamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İlamın incelenmesinde gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı; iki davalının bulunduğu ve alacaklı lehine hüküm altına alınan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedildiği, davalıların müteselsilen sorumlu oldukları yönünde bir açıklamaya yer verilmediği, icra emrinde ise; tüm alacakların her iki davalıdan müteselsilen tahsilinin talep edildiği görüldüğünde borçlular ilamda hüküm altına alınan borçtan yarı yarıya sorumlu olacaklarından, şikayetin kabulü ile icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin, kollektif rehin, müşterek rehin veya birlikte rehin denileceği ve bu rehinin amacının, tek bir alacağın tamamının, birden fazla taşınmaz ile tahsil edilmesi olduğu- Somut olayda, dava konusu taşınmazlar üzerinde kurulu ipoteklerin; toplu ipotek olması nedeniyle, alacaklı tarafından tüm taşınmazlar hakkında takip yapılması gerektiği-
Dava konusu bono zorunlu şekil şartlarının tamamını taşıdığından kıymetli evrak niteliğinde olduğu, davacı şirket bu bonoda avalist sıfatına sahip olduğundan, bonodan kaynaklanan sorumluluğu müteselsil sorumluluk esasına dayanmakla davacının asıl borçlu şirkete karşı takip yapılmadan kendisine takip yapılamayacağına ilişkin iddiasına itibar edilemeyeceği, -Dava konusu bononun şirketi temsile yetkili kişiler tarafından düzenlendiği mahkeme ilamıyla sabit olup, davacı şirketin senedin tanzim tarihinde kefalet ehliyetinin tam olduğunun bilirkişi incelemesiyle saptandığı bu nedenlerle davacının avalist sıfatıyla bonoyu imzaladığı dava konusu bonodan doğan borçtan sorumlu olmadığını ispatlayamadığı bu nedenle menfi tespit talebinin reddi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.