Taraflar, tahkim sözleşmesi veya şartında hakemlerin, uyuşmazlığı maddi hukuk kurallarına göre çözümlemelerini öngördükleri takdirde, hakemler bu kurallar çerçevesinde karar vermek zorunda olup; aykırı karar vermenin temyiz sebebini oluşturacağı-
Dava konusu olayda, 5398 sayılı Kanunun ek 36. maddesine dayanılarak tadil edilen imtiyaz sözleşmesinde, hazine payının brüt satışlar üzerinden ödenmesi gerektiği belirtilmiş olup, matrahtan hariç tutulan kalemler de tahdidi olarak sayılmış olmasına rağmen, ara bağlantı tarifelerinin geçmişe etkili olarak uygulanmasından kaynaklanan iadeler (ya da diğer bir kısım Tahkim yargılamasına konu olan distrübütörlere yapılan iskontolar) istisnalar kapsamında sayılmadığı; sözleşme tarihinde ve bu tarihten uzun bir süre öncesinde ve sonrasında da, iadeler ve iskontolar üzerinden de Hazine payı ihtilafsız bir şekilde ödenmiş, ne daha öncesinde ne de protokol ve sözleşme aşamalarında bu konuda herhangi bir muarazanın söz konusu olmdığı; taraflar arasında uzun bir süre içinde bu konuda herhangi bir ihtilaf olmamasına, ara bağlantı tarifelerinin geçmişe etkili olarak uygulanmasından kaynaklanan iadelerin (ya da diğer bir kısım Tahkim yargılamasına konu olan distrübütörlere yapılan iskontoların) matraha dahil edilerek Hazine payının ödenmiş olmasına, 2005 tarihli sözleşme tadilinden sonra da uzun bir süre uygulamanın bu şekilde devam etmiş olmasına, bir GSM şirketinin mali denetçisinin uyarısı üzerine söz konusu ihtilafın başladığı sabit olmasına rağmen, Tahkim Kurulu tarafından tarafların gerçek iradelerine, Türk Hukuk kurallarına ve bu kuralların ihdas amacına aykırı olacak şekilde karar verilmiş olması nedeniyle, söz konusu kararın sonuçları, imtiyaz sözleşmesinin niteliğine, Devletin sürekli bir gelir elde etme amacına, emredici kanun hükümlerine, kamu menfaatine dolayısıyla Türk kamu düzenine aykırı olduğu; mahkemece, sonuçları Türk kamu düzenine aykırı sonuçlar doğuracak olan Tahkim Kararının, ilgili maddelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
Hakem kararlarının Yargıtay tarafından HUMK`nun 533. Maddesinin 1. bendi dışındaki nedenlerden herhangi birisiyle bozulması durumunda yeniden yapılacak hakem incelemesinde bozmanın kapsamı dışına çıkılamayacağı ve bozma dışında kalan kısımlar lehine karar verilen taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağı-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmeli; sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Somut olayda; raporun kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun düzenlenmediği- İtiraz Hakem Heyeti tarafından; maluliyet raporundaki bu eksikliğin giderilmesi için taraflardan alınan süre uzatım muvafakati ile davacı vekiline süre verildiği; verilen sürenin Covid-19 salgını nedeniyle yargıda sürelerin uzatıldığı döneme denk geldiği ve karar tarihi itibariyle de raporun sunulamadığı- İtiraz Hakem Heyeti'nin maluliyet raporundaki usuli eksikliğe ve tamamlanması gerektiğine ilişkin tespit ve kabulü yerinde olmakla birlikte; 5684 sayılı Kanun'un 30/12. maddesi gereği, İHH dosyanın kendisine intikalinden itibaren 2 ay içinde kararını vermek zorunda ise de, bu sürenin tarafların muvafakati ile uzatılmasına yasal bir engel bulunmadığı- Kaldı ki, davanın taraflarından bu hususta daha önce süre uzatım muvafakati alınmış olup, yeniden süre uzatımına gidilmesinin önünde de yasal bir engel olmadığı- Diğer yandan, tüm ülkeyi etkileyen salgın hastalık nedeniyle, rapor düzenleyen hastanelerin çalışmalarındaki aksamaların davacının hakkına halel getirmemesi gerektiği-
Uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, hakem heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının, hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların, hakem heyeti kararının iptali istemli davada tartışma konusu yapılamayacağı, tahkim yargılamasının yürütülmesinde ve verilen kararın içeriğinde kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir hususun bulunmadığının tespit edildiği, nihai hükmün, tahkim süresi içinde 28.06.2023 tarihinde verildiği, davacı vekilinin sözleşmeyi baskı ve dayatma altında imzaladığını, bu nedenle tahkim şartı içeren sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek kararın iptalini talep ettiği, davacının ileri sürdüğü hususun iradeyi sakatlayan hususlara ilişkin olup tahkim yargılaması sırasında hakemlerce değerlendirildiği ve yerinde görülmediği, kaldı ki davacının tacir olup tedbirli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunduğu, alacağın tahsil edilmesi için dava açılmasının ya da takip yapılmasının yaratacağı riskin göze alınmadığına dair iddianın, iradeyi sakatlayan bir neden olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenlerle davacı vekilinin bu konudaki iptal gerekçelerinin yerinde görülmediği, davacı vekilinin, dava dışı SEBİT'in ticari defter ve kayıtları incelenmeden karar verildiğini, oysa uyuşmazlığın aydınlanması için bu kayıtların incelenmesi gerektiğini, hakem heyetinin bu konuda taraflara eşit mesafede durmadığını ve tarafların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle hakem kararının iptalini talep ettiği, hakem heyetince hüküm altına alınan alacağın, davacı tarafından dava dışı SEBİT'e yapılan satışlar üzerinden hesaplanan komisyon alacağı olduğu, hakem heyetinin yapılan satışları tespit etmek bakımından davacının defterleriyle yetindiği, bu hususun tamamen hakem heyetinin takdirinde olduğu, hakem heyetinin bir delili toplamamış olması ya da sübut bakımından esas aldığı delillerin yeterli olup olmadığı gibi hususların, hukuki dinlenilme hakkını ve ispat hakkını ihlal etmediği sürece iptal davasında Mahkemenin denetleyebileceği hususlar olmadığı, hakem heyetinin, gerekçeli kararında sübut gerekçelerini ortaya koyduğu, bunun isabetli olup olmadığının iptal davasında denetlenemeyeceği, sübut bakımından davacının defter ve kayıtlarının incelenmesiyle yetinilmesinin, tarafların eşitliği ilkesine ya da tarafların ispat haklarına aykırılık teşkil etmeyeceği, esasen davacı, kendi defterlerine kaydettiği satış miktarları esas alınarak ve sözleşmede kararlaştırılan komisyon oranına göre hesaplama yapılıp karar verilmiş olması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini savunmaktadır ki bunun somut bir gerekçesini ortaya koymadığı, yani davacının dava dışı SEBİT'e yaptığı satış miktarının davacının kendi defterlerinden tespiti mümkün olup hakem heyetinin de böyle sonuca vardığı, bu uygulama nedeniyle davacının adil yargılanma hakkının, ispat hakkının ya da eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle davacı vekilinin aksi yöndeki iptal gerekçelerinin yerinde görülmediği, davacı vekilinin, hakem heyetinin değerlendirme yaparken iddia ve savunma kapsamının dışına çıkarak karar verdiğini ileri sürdüğü, hakem heyetinin kararının bütünüyle tahkim şartı içeren sözleşme ve eki taahhüt kapsamında olduğu, yazılan gerekçelerin taraf iddia ve savunmalarını karşılamak amacını taşıdığı, tahkim anlaşmasının ya da dava konusunun dışında bir değerlendirmeye yer verilmediğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü iptal nedeninin de yerinde görülmediği-
Uyuşmazlık, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir...
4. HD. 27.02.2024 T. E: 2023/11766, K: 2150
Uyuşmazlık, hakem kararının iptali şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir...
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-
6. HD. 29.12.2022 T. E: 1153, K: 6179

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor