Kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalının, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, ne var ki, alınan bilirkişi raporunda kredi alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı ve davalının sorumlu olduğu borç miktarı yeterince incelenip araştırılmadığı gibi raporun Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı-
Kefilin, kredi sözleşmesindeki limitler ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu–
Kefilin, borçlunun tüm borcundan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu; bu durumda kefalet limitinin 150.000,00.-TL olduğu gözetildiğinde hesaplamanın bu çerçevede yapılması gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun hesaplanmasında, bankanın hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüde kadarki sürede anaparaya akdi faiz işletip, bulunan toplamın asıl alacağı oluşturacağı ve temerrütten itibaren de bu asıl alacağı oluşturan toplam tutara temerrüt faizi işletilebileceğinin dikkate alınması ve yine davacı bankanın beyanlarında belirttiği faiz uygulamalarının 17.09.2012 tarihine kadar %80 olup, bundan sonrası için davalılar lehine %54 olarak uygulandığı itirazlarını da karşılayacak şekilde yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, asıl alacak miktarı, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Menfi tespit davası-
Alacağı için «asıl borçlu»dan «teminat ipoteği» almış olan bankanın, «ipotek limiti miktarı kadar» borçlu hakkında «ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla», «ipotek limitini aşan miktar için» de, hem borçlu ve -«tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla»- kefiller hakkında «genel haciz yolu ile» takip yapabileceği–
Gerek İİKnun 45. maddesindeki gerekse İİK.’nun 257/I. Maddesindeki düzenlemelerin ‘borçlu’ ile ilgili düzenlemeler olduğu, ‘kefiller’ ile ilgili olmadığı; bu nedenle alacaklılar tarafından önce rehine başvurmadan sözleşmenin müşterek ve müteselsil borçlu ve kefilleri hakkında- BK’nun 487. maddesi uyarınca- ihtiyati haciz kararı istenebileceği–
Dosya kapsamına göre, dava dışı şirkete kullandırılan avans kredisinin senet karşılığı kullandırıldığı saptanmış olup, davalıların gerek bilirkişi raporu gerekse temyiz itirazlarında belirttiği gibi kullanılan krediye istinaden alınan senetlerin akıbeti hakkında değerlendirme yahut tespit yapılmadığının ve anılan raporun yerinde inceleme olmadan oluşturulduğunun anlaşıldığı, banka tarafından söz konusu senetlerin tahsil edilip edilmediğinin tespiti ile şayet tahsilat var ise bu miktarın borçtan mahsup edilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece, dosya kapsamında raporu bulunan bilirkişi ya da bir başka bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilip, yalnızca dosya kapsamındaki evraklarla değil bizatihi banka kayıtları üzerinde anılan hususun netleştirilmesini sağlayacak şekilde inceleme yaptırılıp bilirkişi raporu alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.