Terk eden eşe gönderilen ihtardan önceki olayların boşanma nedeni yapılamayacağı–
Tanık anlatımlarından davalı adına olan ticari işlerin kocası tarafından yürütüldüğü, taşınmazı satın alan 3. kişinin davalının kocası ile ortak olduğu anlaşıldığından, üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğundan mah-keme tarafından doğrudan doğruya gözönünde tutulacağı– Davalının ruhsal yönden rahatsız olduğunun ileri sürülmesi halinde, sulh hukuk mahkemesine yazı yazılarak, davalının vesayet altına alınmasını gerekip gerekmediğinin sorulması gerekeceği–
İhtar gönderilen eşin açtığı boşanma davasının sırf ihtarı geçersiz hale getirmek için açılıp açılmadığı değerlendirilmeden, açılan terk sebebiyle boşanma davasının reddine karar verilmeyeceği–
Yerel mahkeme kararında, taraf tanıklarının beyanları belirtilerek tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları, fiilen ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bundan sonra bir araya gelip evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmadığı, birbirlerine saygı ve sevginin kalmadığı belirtilip, davaların kabulü ile şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş olup, davanın kabulünde hangi delillerin üstün tutulduğu, hangi vakanın kabul edildiğine dair gerekçe yer almadığı gibi davacı kadının kusursuz olduğunun belirtilerek yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesi ile gerekçede kendi içinde çelişki yaratılmış olduğu-
Boşanma dosyasının yargılama tutanağında bulunan ‘’alacak, eşya…’’ ibarelerinin mal rejimi tasfiyesini de kapsayacağı-
Red edilen boşanma davasından sonra, yeni olaylara dayanılma-dıkça boşanma davası açılamayacağı–
Medeni Kanunun 134. maddesinde 3444 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlanmaması gerektiği, aksi halde “kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği” yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşüleceği-
Eşler birbirlerine karşılıklı olarak hakaret etmişlerse de; davacının ilave olarak eşini dövdüğü ve evden kovduğu, eşini ihmal ettiği, alkol alıp eve geç geldiği anlaşıldığından ve davacı ağır kusurlu olduğundan davalının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekeceği-
Aynı olaya tanıklık eden çocukların ifadeleri arasında hareket yönünden çelişki bulunduğundan, bu ifadelerin hükme esas alınamayacağı, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamının eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, ne var ki bu sonuca tamamen davacının tutum ve davranışları sebebiyle ulaşılıp davalının kusuru bulunmadığından; kusursuz eş aleyhine açılan boşanma davasının reddi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.