“Asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması”nın yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği, ancak kaldırma talebi azaltma talebini de içermekte olup, bu durumun nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınması gerekeceği, yoksulluk durumunun, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmesi gerekeceği, yoksulluk nafakasının ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanacağı, onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğunun belirtildiği-
Mahkemece, davanın kısmi dava olduğu konusunda davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, bozma ilamı sonrasında dosyaya sunulan talep arttırım dilekçesinin bu nedenle ıslah dilekçesi mahiyetinde olduğu, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği ve bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı dikkate alınmadan bozma ilamı sonrası verilen 2. ıslah dilekçesine itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulmadığı ve davacının baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiği-
22. HD. 04.03.2019 T. E: 2017/20546, K: 4870-
Uyuşmazlık, öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilen kararın nasıl kurulması gerektiğine, kabule göre ise 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine ve uygulanan toplu iş sözleşmesi ilgili hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep konusu fark alacaklarının bulunup bulunmadığına ve hüküm altına alınan alacaklara uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi ile türüne ilişkindir...
Davacı kadının Kur'an Kursunda temizlik işleri yaptığı, aylık ücretinin 1.300 TL olduğu, davalı erkeğe ait bordrodan İl Sağlık Müdürlüğünde memur olarak çalıştığı ve aylık gelirinin 3.116 TL olduğu anlaşılmış olup, kadın lehine takdir olunan aylık 400 TL yoksulluk nafakasının -davalının aylık geliri de dikkate alındığında- çok olduğu kanaatine varılabilir mi?
Davalı işverenin muvazaalı sözleşmeler ile davacıyı alt işverenin işçisi gibi çalıştırdığı, davacının görünüşte farklı bir işkolunda faaliyet gösteren alt işveren işçisi olması nedeniyle davalıya ait işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığı, buna göre davalının muvazaalı sözleşmelere dayalı olarak davacıda alt işverenin işçisi olduğu görünümü yaratarak davacının davalının faaliyet gösterdiği işkolunda örgütlü sendikaya üye olmasını ve buna bağlı olarak işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının engellenmesini amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiği-
Davacı tanıkları davacı iddiası doğrultusunda bir beyanda bulunmadıkları gibi günlük çalışma sistemi ve saatleri ile ilgili de bilgilerinin olmadığı görüldüğünden talebin reddine karar verilmesinin gerektiği-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.