İflasın kapanması taleplerinin, ihtisas mahkemelerinin görevleri arasında yer aldığı- Talep tarihinde ihtisas mahkemeleri yürürlükte olduğu anlaşılmakla ve iflas kararının daha önceden başka bir mahkemece verilmiş olması, iflasın kapanmasında ihtisas mahkemeleri dışında bir başka mahkemenin görevli olacağı anlamı taşımayacağından, mahkemece, görev ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verilmiş olmasında bir yanlışlık görülmediği-
Paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği, asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olmasının her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı-
Tapu iptal ve tescil davalarının taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün olduğu - Bu tür davalarda, dava değerinin ve buna bağlı olarak alınacak harcın iptali ve tescil davasına konu taşınmazın değerinden ibaret olacağı - Ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, binaların bedelinin ise dava tarihine göre mahkemece yapılacak keşifle refakate alınacak 1 gayrimenkul değerlendirme uzmanı, 1 inşaat müh. ve 1 mali müşavir (yada serbest muhasebeci) bilirkişiden rapor alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği - Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda zamanaşımının on yıl olduğu, fakat satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin eksik ve geç teslim edildiği iddiasına dayalı olarak açılan tespit ve kal, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada, meydana getirilen eserdeki herhangi bir bağımsız bölümün yükleniciye ait olmaması, yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, somut olayda husumetin yükleniciye yöneltilmesinde usule aykırılık olmadığı gibi, bu hususun esasen bir zorunluluk olduğu-
Boşanma davasında lehine hükmedilen ve tahsil edemediğini iddia ettiği nafaka, maddi ve manevi tazminat vs. hakları yönünden eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu nedenle davacının dava ve taraf ehliyetine sahip olduğu- Yerel mahkemenin, davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı senet iptali talebini gözardı ederek yazılı şekilde karar vermesinin isabetli olmadığı-
Davacının daha önce aynı kaza nedeniyle, aynı taleple davalı sigorta şirketine karşı Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yaptığı, yapılan yargılamada Uyuşmazlık Hakem Heyetince davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı itiraz edilmeyerek kararın kesinleştiği tespit edildiğinden davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 30.01.2018 tarihinde işe iade istemiyle açılan davada, Bölge Adliye Mahkemesince 05.11.2019 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmesinden sonra davacı vekilinin 20.03.2020 tarihli dilekçesi ile yargılamanın iadesini talep ettiği dikkate alındığında; yargılamanın iadesi isteminin ilk derece mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi değerlendirilmesi gerektiği-
12. HD. 23.11.2023 T. E: 6565, K: 7789
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.nun 347/1-son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden on yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra uygulanacağı-
Davalının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük süresi içinde asıl alacak bedelini ödemiş olduğunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, artık davacının bu bedeli dava konusu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.