Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 21/04/2021 tarihli duruşmasına davacı vekilinin mazeret dilekçesi vererek katılmadığı- Mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği- İncelenen davacı vekilinin mazeret dilekçesinde duruşma gününün uyaptan öğrenileceğine ilişkin bir ibare yer almadığı gibi, davacı vekilinin yeni duruşma gününün tebliği için masraf da göndermediği- Uyaptan yapılan kontrolde davacı tarafından yatırılan masrafın da tamamının harcandığının anlaşıldığı- O hâlde mahkemece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin verdiği feragat dilekçesinde özetle; dava konusu talepleri bakımından davalı şirketi ile sulh olduklarını, bu kapsamda dava konusu taleplerine ilişkin olarak davadan feragat ettiklerini, bu hususta gereğinin yapılmasını talep ettiği; davalı vekilinin dilekçesinde ise özetle; davacı tarafın davasından feragat ettiğini, feragat nedeniyle vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği- Davanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri "Maddi Tazminat" davası olması, davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat etmeye özel yetkisi bulunması, feragatin karşı tarafın yahut mahkemenin muvafakatine bağlı olmaması hususları nazara alınarak davacı vekilinin kayıtsız ve şartsız feragati sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran ve ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra sunulan feragat beyanı sebebi ile davanın feragat nedeniyle reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği-
Davalı devralan, 3.kişi konumunda olup İİK'nın 283/2.maddesi gereğince devrolunan taşınmazın değeri nispetinde tüm mal varlıkları ile tazminattan sorumlu olup başka bir ifadeyle takip konusu alacak miktarından sorumlu olmadığından, ihtiyati haciz karar tarihi itibariyle, henüz taşınmazın devir tarihindeki rayiç değeri belirlenmediğinden, mahkemece İİK'nın 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararının dava değeri üzerinden yatırılan teminata kaydırılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Kaldı ki tarafların yargılama süresi içerisinde taşınmazın devir tarihindeki değer tespitine göre teminata ve ihtiyati hacze yönelik talepte bulunabilecekleri-
Şikayetçi borçlu dilekçesinde, ihaleye fesat sebebi olarak ileri sürdüğü vakıalara ilişkin olarak dava dilekçesinde bildirdiği tanıklarının dinlenmesi gerekeceği-
Mahkemece, ihalenin fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında olması halinde ise, zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili tarafından dosyaya gider avansı 2 haftalık süre içinde yatırıldığı anlaşıldığından, mahkemece, yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
Başlangıçta borçlunun gider avansını yatırdığı ve fakat PTT'den iade edildiği anlaşıldığına göre; bu paranın PTT'de veya İcra Hukuk Mahkemesinde olup olmadığı araştırılarak, PTT ise oradan, Ergani İcra Mahkemesinde ise bu mahkemeden istenmesi; gider avansının borçluya iade edilmiş olduğunun tespiti halinde ise, HMK. mad. 120/2 gereğince gider avansını yatırmak üzere borçluya HMK. mad. 94 gereğince uygun süre verilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, dava şartı olan gider avansının yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının ihtiyati haciz istemi İİK.'nun 281/2 maddesine dayalı olup, bu istem mahkemece "...İİK.'nin 281/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz açılmış ve devam eden bir dava sırasında talep edilebilecek geçici hukuki koruma tedbir olup dava açılmadan bu madde uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır." gerekçesi ile reddedilmiş olsa da tasarrufun iptali davası öncesinde ihtiyati haciz istemini yasaklayan bir hükmün bulunmadığı-
HMK’nun , icra ve iflas kanununda bir hüküm bulunmayan hallerde ancak İİK’nun da açıkça yollama yapılması (İİK. 50,68/a-IV vb.) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması halinde uygulanabileceği- Haczedilmezlik şikayetinin taraflar gelmeseler bile icra mahkemesince inceleme yapılıp, şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği (İİK. mad. 18/3)- HMK. mad. 324 de düzenlenen “delil ikamesi avansının”, HMK.’nun 114. maddesini (g) bendinde belirtilen” gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olduğu ve bir ‘dava şartı’ niteliğinde olmadığı-
TBK.'nun 19. maddesine (muvazaa nedenine) dayalı tasarrufun iptali davalarında borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş ve davacının alacağının 'gerçek bir alacak' olması gerektiği- Davanın TBK.'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı olduğu iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amacın, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemelerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamak olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.