Davalı ile davacının "adres kayıt sisteminde" kayıtlı olan yerleşim yeri adreslerinin aynı adres olduğu, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabileceği -
"Tebliğ mazbatasındaki imzanın kendisine ait olmadığını" ileri süren borçlunun bunu ispat etmesi gerektiği- (Adli Tıp Kurumu ve Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı) Bilirkişi raporlarında "imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı" sonucuna ulaşıldığından, mazbatadaki imzanın kendisine ait olmadığı hususunun borçlu tarafından ispatlanamamış olduğu-
Dosyada mevcut tebligat evrakından, davacı Güzelhisar Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne sıra cetveli kararının işyerinde daimi işçi olarak çalışan kişiye 19.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, Uyap'tan çıkartılan gönderi takibinde teslimin 20.10.2015 tarihinde yapıldığı bildirildiğinden, mahkemece, sıra cetveli kararının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği kesin olarak saptandıktan sonra, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı asil (daha sonra istifa eden) vekiliyle birlikte duruşmaya katılarak mahkemeye adresini bildirmiş olduğundan, dava dilekçesinde bildirmiş olduğu adres ile önceki duruşmada bildirmiş olduğu adreslerin bilinen en son adres olma özelliğini kaybetmiş olduğu ve bu durumda gerekçeli kararın davacı-birleşen davalıya usule uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilmesi mümkün olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-birleşen davalı erkeğin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulü ile istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebileceği-
; kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi istemi-
Borçluya dava dilekçesinin tebliğine dair belgenin incelenmesinde; tebliğ memuru tarafından, muhatabın, Tüzüğün 26. maddesine göre geçici olarak başka yerde bulunup bulunmadığı Tüzüğün 22. maddesinde belirtilen kişilerden sorulup tespit edilmeden tebliğ işlemi yapıldığından usulsüz olacağı-
Tüzel kişilere “bizzat” tebliğ şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Teb. K. mad. 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı- Borçlunun, şikayet ve itiraz dilekçesinde; usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığına göre, mahkemece, dava tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise çekin tahrifattan önceki keşide tarihinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilip, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı- Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun yasal sürede itiraz etmemesi sonucu kesinleşen kıymet takdirine uygun olarak satış yapılmış olup, ihalenin feshi aşamasında, kesinleşen kıymet takdiri konusunda yeniden değerlendirme yapılamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.