8. HD. 28.02.2019 T. E: 960, K: 2123-
Davada Ercüment Şeninci dışındaki diğer davacılar Berber Zade H. M. Ağa Bini M. Vakfı'nın salt vakıf evladı olduklarının tespitini istemiş bulunduklarına göre, bu yönde hüküm kurulması ile yetinilmesi gerekirken anılan yasa maddelerine uygun düşmeyecek ve dolayısıyla infazda kuşkuya ve duraksamaya yer verecek biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de; bunun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup yargılama devam ederken dosya her üç davacı yönünden de dosya işlemden kaldırılmış, davacılardan sadece biri dilekçe ile davasını yenilemiş olduğu anlaşıldığından, davayı yenileme talebi olmayan davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Temyiz için gerekli harcı ve masrafı yatırmamış olması üzerine, mahkemece temyiz harç ve masraflarının yatırılması aksi halde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağını bildireceği-
Bölge Adliye Mahkemesince davacı ... vekilinin istinaf istemi ise değerlendirilmediği ve adı geçen davacının istinaf istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine HMK'nin 359. maddesine uygun hüküm sonucu oluşturulmadığı, davacı ... yönünden ortada temyizen incelenebilecek bir kararın bulunmadığı dikkate alınarak; davacı ... vekilinin istinaf başvurusu da değerlendirilmek üzere bir karar verilmesi için bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Davaya konu Suyakanmış H. Binti A. Vakfı'na ait 917 tarihli vakfiyede, tevliyetin kız erkek ayrımı yapılmadan batın şartı (yani ön batında vakıf evladı varken sonraki batında bulunan evladın hak sahibi olamaması kuralı) ile evlada bırakıldığı, dosyada bulunan nüfus kayıtlarından son mütevelli Ruhi C. ile davacının amcası C. ve halası Ü.'nün sağ oldukları, son mütevellinin tek başına oğlu adına tevliyetten feragat etmesinin yeterli olmadığı anlaşıldığından, davacının tevliyetin tespitine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı-
Tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin şahsa bağlı davayı açan davacının temyiz aşamsında vefat etmesi halinde, mahkemece davacının ölümü sebebiyle dava konusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekeceği-
Vakıflar hukukunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda galle almaya hak kazanılmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren 5 yıl içinde gerekli başvuruyu yapmış bulunan davacılara uygulanma olanağı bulunmayan 6111 Sayılı Yasa ile getirilen değişiklik uyarınca hak düşürücü sürenin geçirilmesi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Galle fazlasının, galleye hak kazandığını mahkeme kararı ile ispat edenlere ve onların evlatlarına vakıf yönetimine süresinde başvurmaları halinde vakfiye ve Yönetmelik hükümleri doğrultusunda ödenmesinin gerekeceği-
Vakıf davalarında hukuki yarar için mutlaka gaile veya intifa hakkı gibi maddi bir menfaatin bulunmasının gerekmeyeceği, Medeni Kanun’un yürürlüğünden önce kurulan ve bugüne kadar varlığını koruyarak faaliyette bulunan bir vakfın kurucusu ile aralarında soybağı bulunduğunun ve o kişinin evladı olduğunun tespiti ilgilisi açısından önemli bir hatıra değeri olacağı ve manevi haz vereceği gözönünde bulundurularak davacıların böyle bir davayı açmakta hukuki yararının olduğu-
Mazbut İ.iye Vakfının galleye müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemlerine-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.