Davacı bankanın, davalı çalışanı hakkında 39 adet kredi kullanımında sahte belgeleri kabul ettiği, bunun içinde yer aldığı ve banka zararına sebep olduğu iddiası ile uğramış olduğu zararın tazmini için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, mahkemece, ceza mahkemesinde 5411 sayılı kanuna aykırılık ve zimmet suçlarından davalı ile diğer şüpheliler hakkında açıldığı anlaşılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılıp, diğer yandan iki bankacı ve bir hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden, kullandırılan kredilerde sahte belge kullanıp kullanmadığı, kredilerin kullandırılmasında bankacılık kurallarına ve bankanın kredi uyguladığı kredi prosedürlerine aykırılık olup olmadığı, bu konuda davalının görev ve yetkisini aşıp aşmadığı ile davacı bankanın uğradığı zarar miktarının ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık varsa bu aykırılığın kimlerin kusuru neticesinde oluştuğu hususlarında rapor aldırılıp, ceza mahkemesince aldırılan rapor ile varsa aralarındaki çelişki giderildikten sonra da oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gözetilmesi gerektiği-
Senedin arka yüzünde, ön yüzünde belirtilenden farklı bir borç miktarının belirtilmiş olması halinde, senette bedel yönünden muayyenlik unsuru bulunmadığından, senedin bono niteliğini kaybedeceği—
İktisap ve işyeri ihtiyacı nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada; konut ya da çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay içinde, dilerse TBK.’nun 351. maddesi uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceği; ancak olayımıza gelince; takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.09.2009 başlangıç tarihli 5 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ile kiralananın sera olarak sebze yetiştiriciliğinde kullanılmak üzere kiraya verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı; bu durumda kiralananın niteliğine göre hasılat (ürün) kirası söz konusu olup Türk Borçlar Kanunu'nun 358.maddesi göndermesi ile olayımızda kira sözleşmesine ilişkin genel hükümlerin uygulanacağı; davacının dava konusu tarla niteliğindeki taşınmazı 11.03.2013 tarihinde satın alarak kira sözleşmesinin tarafı haline geldiği; davaya dayanak sözleşme 01.09.2009 başlangıç ve 5 yıl süreli olup, sözleşme süresi henüz dolmadığından, 11.10.2013 tarihinde açılan dava nın süresinde olmadığı-
Davalı davaya konu kira alacağının ödendiğine ilişkin bir belge sunmadığı gibi mahsuplaşmaya ilişkin bir itirazının da ya da savunmasının bulunmadığı, bu nedenle mahkemece davanın kabulü ile İİK.269/a maddesi gereğince temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken, yapılan re'sen değerlendirme ile dayanak taşınmaz satışına ilişkin sözleşme hükmü uyarına satış bedelinden kira borcunun mahsubu sonucu borç bulunmadığından bahisle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklının herhangi bir belgeye dayanmadan, borcun sebebi olarak "aidat borcu, gecikme faizi, tapu masrafı, boya ve işçilik borcu,tadilat ve tesisat borcu"nu göstermiş ise, bunlara dair belgeleri sonradan tamamlayabileceği-
Keşide yerinde “K.YAKA” yazılmış bulunan belgeye dayanılarak –bu belge “çek”niteliğinde olmadığından- kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı-
Alacaklı tarafın senet metni ön yüzünde taraflarca belirlendiği iddia olunan tanzim tarihinin sehven Türk Lirası yazılı bölümünün altında yer aldığı, ancak bu tarihin tanzim tarihi olduğu yönündeki iddiasına, senette bu tarihin açıkça tanzim tarihi olduğu belirlenemediğinden itibar edilemeyeceği-
Takibe konu ayların kira miktarına karşı çıkılmamış olması nedeniyle kira miktarının kesinleşmiş olduğu-
Davalı kiracı, 1 yıl süreli kira sözleşmesinin süresinin bitiminden en az 15 gün önce kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğine dair yazılı bildirimde bulunmadığından, sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonundan itibaren kendiliğinden aynı koşullarda bir yıl uzamış olduğu; kira sözleşmesi yenilendikten sonra, davalı yenilenen kira sözleşmesinin süresi dolmadan kiralananı erken tahliye edip, kiralanana ait anahtarları teslim etmiş olduğundan ve davacı usule uygun teslim edilmediğini belirtse de, "anahtarı teslim aldığını" kabul etmekte olduğundan, anahtar teslim tarihinden sonraki süreçte, davalının sorumluluğu taşınmazın olağan şartlarda yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar olan süre ile sınırlı olduğu- 
Vergi mahkemesince verilen ve «fazla alınan harç ya da verginin iadesine» ilişkin ilâmın kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.